Bölüm 25

16.6K 1.7K 724
                                    

Düşman yaklaşırken içimden dua etmeye devam ediyordum. Bir süre sonra artık dip dibe geldiğimizde Anda öne çıkarak elini kaldırdı ve cin ordusuna bağırdı.

"Gültöğöj!"

Ne dediğini anlamadığımda cin ordusu büyük bir bağırışla bizim yönümüze saldırıya başladı. O sırada Şaya kisor ordusuna dönerek 'okçular geri, asker saldır' diyerek bağırdı. Esya gece bekçilerine saldırması için emir verirken Moneta büyücülerin bir kısmını saldırıya yönlendirdi. Bir kısmı geride kalmıştı. Onlar özellere saldıracaktı.

Ordu çatışırken özellerle birbirimize bakarak başlarımızı salladık. Artık savaşma vaktiydi.

Çatışan ordunun arasına girerken birçok cini yere sermiş ve kılıcımı asla indirmeden karşılık vermeye devam etmiştim. Benza eski görünümüne dönüşürken Elkayı sırtına almıştı. Elka sürekli konum değişirken karşı özellerin bulunduğu noktayı buzlandırmıştı. Leuke bu buzlanmaya engel olarak Furilerin ateş gücünü kullanmıştı.

Şaya kisor ordusunun başında Mindy'nin üstünde kılıç sallarken Mindy de çeşitli büyülerle cinlerin Şayaya yaklaşmasını engelliyordu. Esya kanatlarıyla gökyüzüne yükselmiş ve büyülerini çeşitli bölgelere uygulamıştı. Moneta büyücüleri kontrol ederken önüme gelen her cini yere sererek karşı özellere ulaşmaya çalışıyordum. Azrail de bana yapılan saldırılara engel oluyordu. Çok iyi ilerliyorduk.

Kisor ve sayn ordusundan ciddi kayıplar verirken büyücülerin durumu çok daha iyiydi. Gözlerim halk ordusuna kaydığında Hermia'nın dönüştüğünü görmüştüm. Dikkatim sürekli onlara kaydığı için istemeden dağılıyordum. Hermia önüne çıkan cinleri eliyle yakaladığı gibi gövdesini başından ayırıyor ve uzak bir yere fırlatıyordu. Halk ordusuna doğru ilerledikten sonra onlara katılarak savaşmaya devam ettim. Önümü göremeyecek kadar kana bulanmıştım.

Menosa doğru atılan cini gördüğümde hızla yayımı alarak okumu cine doğru fırlattım. Tam kafasından girdiğinde Menos'un bakışları bana çevrildi.

"Daha dikkatli ol!"

Yayı sırtıma hızla taktıktan sonra kılıcımla dövüşmeye devam ediyordum. O kadar uzun bir süre bu devam etti ki artık ayaklarımız kan sıvısının altında kalıyordu. Burada büyük bir katliam gerçekleşmişti. Azrail öfkeyle bir noktaya bakışlarını kilitlediğinde nefes nefese bir halde 'ne oldu' diye sordum.

"Gölge orada."

Onun baktığı yere bakışlarımı çevirirken Elka'nın ismini bağırdım. İşaret ettiğim bölgeyi buzlandırdığında Gölgenin cismi göründü. Tüm öfkemle oraya doğru koşarken Azrail önüme çıkan cinleri öldürerek yolumu açıyordu. Saatlerce savaşmamıza rağmen binlercesi vardı. Bu savaş ne kadar daha sürecekti?

Gölgeye yaklaşırken Azrail aniden konum değiştirdi. Gölgenin yanında belirdiğinde onu yakaladı. Büyüsüyle onu yere çöktürdüğünde Kate bu durumu fark ederek yanımıza kadar geldi. Tüm gücüyle kılıcını indirdiğinde karşılık vererek tekmemi savurdum. Kate geriye yalpalanırken hızla ayağa kalkarak tekrar kılıcını salladı.

Her hamlesine karşılık verirken öfkeyle tüm vücudum yanıyordu. Ondan o kadar nefret ediyordum ki... Azrail'in lanetlenmesinin sorumlusu onlardı. Ve şimdi benim ellerimde ölmeliydi.

Kate ani hareketle karnıma geçirdiğinde Azraile bağırarak müdahale etmemesini söyledim. O gölgeyi elinden kaçırmamalıydı. Yere yapışırken Kate üzerime çıkmış ve birkaç yumruğu suratıma geçirmişti. Bacaklarımı havalandırarak boynunu kilitlediğimde onu sert bir şekilde geriye çekmiş ve üzerine çıkmıştım. Elimle boğazını tuttuğumda onu boğuyordum.

ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin