Berat

11.2K 578 1.1K
                                    


Bölüm uzunluğunda bir tanıtımla geldim, iyi okumalar. ❤️

Berat..

Berat Ağa, babasının ve amcası Aziz Ağa'nın tek umudu olmuş, onların gölgesinde büyümüş, onların mizacından payına düşeni fazlasıyla almıştı. Gittiği, gördüğü memleketlerden, okuduğu okullardan aldıklarını yaşadığı topraklara getirmiş ama benliği hep aynı yere ait kalmıştı.

Amcası, Aziz Ağa, kuma getirerek, önce karısı Melek'in sonra oğullarının sevgisini, saygısını kaybetmişti. Liseyi bitiren Urfa'yı terketti, bahanesi okumak, işin aslı uzaklaşmaktı. Osman'ın ardı sıra, Ali ve Yavuz da gitmiş, geri dönmemişti. İşte bundan mütevellit Aziz ağa için Berat, tüm ümidini bağladığı, oğlu yerine koyduğu yeğeni oluverdi.

Ailece ortak oldukları işlerin başına geçirdiler onu, mürekkep yalamış, yol yordam bilen, akıllı bir adamdı, ağzı iyi laf yapıyordu. Otoritesini kimse sorgulamadı keza sert adamdı, yüzü kolay kolay gülmezdi, herkes ondan çekinirdi.

Buraların iklimi gibiydi Berat Ağa'nın mizacı; öfkesi gibi sevdası da, Urfa sıcağı gibi yakıp kavurur. Kini, nefreti, umarsız halleri, ses tonu Urfa'nın ayazı gibi insanın içini titretir, dondurur. Sevdiğine sımsıcak bakan gözleri, sevmediğini korkuturdu. Yüreği bir tek Ayşe'ye yandı ama onu da tıpkı memleketinin sıcağı gibi cayır cayır kavurdu. Tazecik bir fidan gibiydi Ayşe, Berat, yeni açan yapraklarını, tomurcuklarını tıpkı gece ayazı gibi vurdu, yaktı geçti.

Ayşe, henüz on beşinde, lise ikiye giderken Berat Ağa'nın gönlü amca kızı Ayşe'ye düşüverdi. Yarı genç kız, yarı çocuk, ürkek dağ ceylanına benzer bir inatçı keçi. Simsiyah saçları iki örgü, saçlarının karasına inat bembeyaz teni, iri kara gözleri her daim firarda. Genç kızın serpilip, gelişen bedenine rağmen ruhu hala çocuktu. Berat Ağa ise yirmi beşini doldurmuş, askerliğini yapmış, okulunu bitirmiş genç bir adamdı.

Gönül ferman dinlemiyordu, Berat, bir sene zor direndi hislerine, kız onaltısını doldurunca anasına açıldı. Kevser Hanım, hiç beklemediği bir tepkiyle karşı çıktı.

"Etme oğul, kızın yaşı pek küçük, hem okumak istiyor, abileri de destek olup amcanı ikna ettiler. Kıyma öksüze, gönlünün muradı neyse o olsun, sana kız mı yok."

"Ana, sen beni anlamadın herhalde, sevdalandım diyorum. Hemen yarın gidip iste demedim zaten, liseyi bitirsin, dahası yok. Ben üniversitede okudum da ne oldu? Tilkinin dönüp, dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı değil mi? Bak ben de geri geldim, onun yeri de benim yanım, hem beklesem okusa bile çalışması uygun düşmez."

"Rahmetli Zeliha da kızı okusun, eli ekmek tutsun isterdi, anasının kemiklerini sızlatmak mı niyetin? Az bir söz dinle, senin gönlün düştü ama Ayşe'nin gönlü ne olacak?"

"Tamam ana anladım, oğlundan çok seversin gelinini, ben babamla konuşurum, bu iş olacak. Yalnız sen azıcık ilgilen hele, oğlan çocuğu gibi dolanmasın ortalıkta, başkasının gözü değerse karışmam."

Berat, bildiğini okumaktan caymadı, önce babasına sonra amcasına konuyu açtı. İki kardeş baş başa verip konuştular, akıllarından geçen önlerine çıkmıştı. İkisi de dünden razıydı zaten, Ayşe'yi, Berat'a kavlettiler.

Ayşe, üzerine kurulan kavilden habersiz harıl harıl üniversite sınavlarına hazırlanırken, Berat, onunla ilgili hayallerle uyudu, uyandı. Sevdiği kız, gözünün önünde büyüyüp serpildikçe yandı, kavruldu. Hele bir de herkese gülücükler saçan yavru ceylan ondan köşe bucak kaçtıkça iyice meftun oldu.

Berat'ın bilmediği ise Ayşe'nin, onun sert mizacından ürktüğü, ondan çekindiği için kaçtığı idi. İşte bundan sebep, her şeyi aşka, sevdaya yordu kendince.

KÜL VE KORWhere stories live. Discover now