27) Mutluluğun Resmi.

12.6K 756 1.7K
                                    



ÖNEMLİ!
Bölümü okumadan önce ufak bir isteğim olacak sizden. Bebekle ilgili yorum yaparken hassasiyetinizi rica edeceğim. Her ne olursa olsun bebekler masumdur, onları öfkemizden muaf tutabilirsek çok mutlu olurum. Sizin yumuşacık kalplerinize güveniyorum.
❤️❤️❤️

İnsanoğlu, kısacık ömrü boyunca her şeye sahip olmak için çabalar durur. Aile, sevgi, aşk, evlat, mal, mülk, para, itibar listenin sonu yoktur. Hep daha fazlasını ister; sahip olduğunun değerini bilip şükretmek yerine, eksik olanın derdine düşer. Her bir şeyim tamam olunca mutlu olacağım diye diye ömrünü heba eder gider.

Hayatta her şeyin bir bedeli vardır mutlaka. Sahip olduğumuz her şey için bir bedel öderiz. Bazen para, bazen fedakarlık, zaman, emek, çaba, sevgi ve bazen de kayıplar verilir.

Berat'ın gözleri, camın ardındaki minik bebeğe dalıp gitmişti. Hayat ona çok şey vermişti belki ama karşılığında çok fazla şey kaybetmişti. İlk gençlik yıllarında gamsız tasasız bir hayat yaşamayı istemişti mesela. Ailenin tek erkek evladı olmasıyla omuzlarına binen yük ağırdı. Sanki herkes onun sorumluluğu altındaymış gibi davranması beklenmişti.

Aziz Ağa'nın evlatları da çekip gidince büyük bir ailenin başına geçmesi, tüm işleri çekip çevirmesi için yetiştirilmişti. Ayşe'yi çok sevmişti, onunla mutlu bir hayat istemişti; diğer tüm yüklerin yanında Ayşe tek mükafatı gibiydi. Başlarda onunla baş başa bir hayat hayal ederdi, kimseyi düşünmeden, yalnızca ikisi. Bu mümkün olmamıştı, kalabalık bir konakta, kendi odalarına sakladıkları mutlu anları vardı. Birlikte kaçıp gittikleri ufak tatiller, çiftlik kaçamakları, dışarıda geçirilen vakitler, konağın içinde karşılıklı birbirini arayan gözler.

Ayşe, şimdi özlediği her şeydi aslında; onu çok fazla özlüyordu, son konuşmalarından sonra araları hiç düzelmemişti. Onun tarafından sevilmenin mutluluğunu, kendine olan güvenini kaybetmişti Berat.

Onun yakınlığını kaybetmekten daha beterdi bu. Ufak tefek bir kırgınlık ya da kavga değildi ki kavga ettikleri de yoktu. İnsan sevdiğiyle kavga eder, onun gönlünü almanın, barışmanın heyacanını yaşardı. Ne heyecan vardı artık ne de mutluluk.

Ellerini, ayaklarını sallayarak kuvözde debelenen oğluna bakarken kaybettikleri ve kazandıkları arasında bir seçim yapmasının imkansızlığıyla kahrolarak gözleri doldu. "Allahım.. bu nasıl imtihan? Neden? Neden evlat uğruna sevdiğimden oldum?" Dudaklarından dökülen inlemeyle, ellerini önündeki cama dayayıp, başını önüne eğdi. Kendi içinde çektiği azap öyle büyüktü ki, hemen yanında dikilen kadını farketmedi.

Zühre, adamın koluna endişeyle dokundu, oğluna bir şey mi olmuştu? "O.. oğlum iyi mi? Ne dedi doktor?" Adam, irkilerek camdan uzaklaştı. Zühre'nin beti benzi atmış, bir eliyle yanındaki duvara tutunmuş ondan cevap bekliyordu.

"İyi.. doktor iyi olacak dedi. Kilosu eksik, ciğerleri biraz daha gelişene kadar bir süre burada kalacak."

Zühre, gözünde parlayan yaşlarla gülümsedi.
"Çok şükür, öyle korktum ki.. onu kucağıma vermediler, hemen alıp gittiler. Sesi öyle cılızdı ki.. bir şey oldu sandım." Gözleri bebeğini arıyordu, hangisi olduğunu bilmiyordu.

"Hangisi? Bizim oğlumuz hangisi?"

Berat, eliyle oğlunun yerini gösterirken hemşire, kuvözün kapağını açıp minik bebeği onlara doğru kaldırdı, bir kaç saniye görmelerini sağlamıştı. Zühre, hıçkırarak adama yaslandı. "Çok güzel bir bebek.. onu koklayamadım bile.. sütümü de veremedim."

KÜL VE KORWhere stories live. Discover now