14) Ben Yokmuşum Gibi Yaşa.

10.7K 675 1.1K
                                    


Merhaba canlarım,
Bölümleri sık atmaya niyetlenip sizleri heveslendirdim. Kendime de fazla güvendim ama kısmetten ötesi yok, bu kadar basit bir mevzuda bile planlar tutmadı. Elimin, özellikle de parmaklarımın yanması her şeyi değiştirdi. Bu durumu profilimden duyurdum ancak sadece takipçilere bildirim gidiyor o nedenle sitemleri de normal karşılıyorum.

Öncelikle çoğunu yazdığım bölümü toparladım. Daha fazla beklememeniz için yayımlamaya karar verdim. Gene çok uzun bir bölüm oldu, biraz olsun telafi ederiz diye düşündüm.

Anlayışınız için çok teşekkür ediyorum zira geçen bölüm yorumlara da cevap yazamadım. Oylarınız, bıkmadan usanmadan yazdığınız güzel yorumlar, güzel sözleriniz ve iyi dilekleriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. ❤️❤️❤️🥰

🍀🍀🍀

Berat, bu akşam Ayşe'yle, mutfakta yaşadığı anların üstüne uğradığı hezimeti içine sindiremiyordu. Karanlıkta gözlerini tavana dikip kara kara düşündü durdu, düşünceleri ona istediği umudu getirmiyordu.

Her şeyin birdenbire düzelmesini, Ayşe'nin ona eskisi gibi davranmasını beklemiyordu ama bu akşam yüreği hırçın bir kuş gibi heyecanla çırpınmış adeta göğüs kafesini zorlamıştı. Sonrası ise tam bir yıkımdı, tekrar tekrar akşamdan beri yaşadıklarını düşünüp, aynı bataklığa saplanıyordu.

Avluda oturduğu sürece umudunu kaybetmemişti ama tedirgindi. Zühre'nin mutfağa girmesiyle Ayşe'nin tekrar eski haline dönmesinden korkmuştu ama Ayşe, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etmişti. Onun sorularına cevap vermiş, yanından kalkıp gitmemişti, bu akşam bir başkaydı, hatta eski Ayşe'yi andıran bir hali vardı. Onun özlediği Ayşe'yi..

Merdivenin dibinde duran küçük valizini alıp odasına çıkarken sevdiği kadına aldığı hediyeyi düşünüyordu. Acaba beğenecek miydi? Daha evvelde ona çok hediye almıştı ve kadın sadece onu düşünüp hediye almasını önemserdi. Hediyenin değerli olup olmadığına aldırmazdı, her seferinde ona mutlulukla sarılır, öperdi.

Bu akşam onu öpmeyebilirdi belki ama hediyesini kabul etmesi yeterliydi. Odaya bu hayallerle girmişti, valizini banyo kapısının önüne bırakıp açmıştı. Üstteki kirli çamaşırları banyoya bırakıp, üzeri kırmızı bir fiyonkla süslenmiş, siyah kutuyu eline almıştı.

Ayşe, her zamanki gibi yatağın solundaki yerini almıştı, elindeki ilaç kutusundan çıkardığı iki tane hapı bir kaç yudum suyla içip, ince pikeyi üzerine çekerken adama bakmamıştı. Üstelik son günlerde, başucundaki ışığı da yakmıyordu, karanlıkta uyuyamazdı oysa.

Berat, yatağa yaklaştı, hemen yanındaki boşluğa oturup elindeki kutuyu ona uzatırken oldukça gergindi. Sevdiği kıza ilk hediyesini veren yeniyetme bir delikanlı gibi heyecanlanmıştı. Ayşe, elindeki kutuya uzanmadı, onu anlamamış gibi yüzüne bakıp düz bir sesle sordu.

"O ne?"

Berat, zoraki gülümseyerek bir kez daha ısrarla uzattı, parmağını kıpırdatsa kutuya değebilirdi ama kadında hareket yoktu.

"Sana aldım.. almayacak mısın?"

Genç kadın, adamın havada kalan eline bir kez daha boş boş baktı. Zoraki bir hareketle aldığı kutuyu açmadan öylece durdu.

"Teşekkür ederim ama gerek yoktu."

"Ayşe.. hediyene bakmayacak mısın?"

"Eminim çok güzeldir ama dedim ya gerek yoktu."

"Gerektiği için değil, içimden geldi aldım. Saatleri seversin.." bileğine uzandı, tek parmağıyla sever gibi dokundu. Ayşe hafifçe geri çekildi, elindeki kutuyu başucundaki komidinin üzerine bıraktı. Adamın hediyesini de, dokunuşunu da reddetmişti, Berat kahırlı bir nefesi içine çekti.

KÜL VE KORWhere stories live. Discover now