1) Ayşe Hükümsüzdür!

11.3K 609 1.5K
                                    



Önce tanıtım bölümlerini okumanızı öneririm❤️

Merhaba,
Buraya kadar okuduğumuz tanıtım bölümleri bize karakterleri ve evveliyatı anlatarak hikayenin başlangıcını oluşturdu. Kurguda zaman kargaşası yaşanmaması için bir kereye mahsus dönem yada tarih vereceğim. Bu bölüm 2003 yazından başlıyor ve oradan ilerleyecek. Sadece yaklaşık olarak zaman aralığını bilelim yeter, çünkü yazarken mantık hatası yapmak istemem. Ayrıca sürekli günleri, ayları, yılları belirterek ilerleyemeyiz, biyografi tarzında olmayacağını daha evvel de belirtmiştim.
İyi okumalar canlarım. ❤️❤️

Medyadaki müziği de dinlemenizi öneririm.

                             🍀🍀🍀

AYŞE'NİN GÜNCESİ - I   

AÇIKLIKTA
"Üşüdün mü?" diye sordun
ve sonra kollarına alıp ısıttın beni.
Huzur bulan tüm vücudum
bir ara açıverdi tek tek çiçeklerini...
Derken denizlerin ötelerinden
Gelen kuşlar çınlattılar içimi.
Lodosa tutulmuş ürkek vişne,
ben verdim sana bütün çiçeklerimi.

Bugün beni yalnız koyup bu karda
nerelerde geziyorsun, serseri?
Yitirdin mi yoksa geçen yıllarda
"Üşüdün mü?" dedirten o cevheri?
Şimdi ortalığa kış hakim yine
Beyazlıkla, ıssızlıkla, hışımla...
Ve ben aceleci acemi vişne
titriyorum yanık yapraklarımla.
Blaga Dimitrova

Dert ortağım,
Bugün sana yazacak durumda değilim beni affet. Unutmak istediklerimi buraya yazmamak belki de en iyisidir ama eminim gene de yazacağım. Kimseye derdimi dökemem bilirsin, sen hariç, ha tabi bir de anamın mezarı. Belki de Melek anneme, Kevser anneme haksızlık ediyorum ama onlara bu kadar yüklenmeye hakkım yok.

Bugün.. tarihe geçmeli aslında..
Güya yazmayacaktım..
İçime sığmıyor be Günce.. Kuma gelmiş üstüme, ne diyeyim, anam da kumaydı. Tut kendini Ayşe diyorum, ananın hatrına tut, ama olmuyor.

Yukarıdaki şiir tam benlik olmuş değil mi? Bir adama kanmış, onu sevmiş, bağlanmışsın, yaprak açmış, çiçeğe durmuşsun. Gelecek kırağıyı tahmin edemedin değil mi Ayşe? Sen aceleci, acemi vişnesin, sen iflah olmazsın Ayşe, bunca kayıptan sonra güvenmek, sevmek senin neyine? Üstelik çiçek açıyorsun ama meyve veremiyorsun, bir de sadakat bekliyorsun. Çok şey istiyorsun Ayşe, çok şey bekliyorsun, hiç haddini bilmiyorsun.

Berat, seni sevmişti, söz vermişti, pişman etmeyecekti, hiç ağlatmayacaktı. Peki şimdi ne oldu? Nasıl da yalanmış her şey, inandığınla kaldın, gene kaybettin, sevmek diye bir şey yokmuş Ayşe.. sevmek diye bir şey yokmuş.

Yerine yenisi, üstüne kuması geldi, Ayşe hükümsüzdür bundan gayrı!
Sen yok sayıldın Ayşe, neden hala buradasın?

🍀🍀🍀

Ayşe, iki konağı birbirinden ayıran duvarın üstüne oturmuş, tam önünde siper olan koca çınarın arkasına sinmişti. Üç yıldır gelini olduğu, çocukluğunda avlusunda koşup oynadığı konağı izliyordu.

Başını sol omuzuna doğru eğmişti, anasız kaldığı gün bükülmemiş miydi boynu, daha fazlasına hacet var mıydı? Gözlerinden birbiri ardına yuvarlanan incileri silmedi, görüşü bulanıklaşsa da aldırmadı. Avlunun ortasında dikilen Bekir amcası namı diğer kayınpederi, bastonunu son kez yere vurup kükredi.

KÜL VE KORWhere stories live. Discover now