5) Serçe

11.3K 645 1.1K
                                    



AYŞE'NİN GÜNCESİ - lll

Ben, üç yıl önce bu konağa telli duvaklı gelin gelen Ayşe değilim artık. İhtişamıyla şu Urfa'ya nam salan bu iki konak arasında mahpus kalmış Ayşe'yim. Aziz Ağa'nın öksüz kızı değilim, Berat Ağa'nın sevdiği kadın yada karısı hiç değilim. Ben Ayşe'yim, iki konağın ne kızı ne gelini olmayı başaramayan Ayşe'yim.

Günce.. ben hiç iyi değilim
Yüreğim, bedenime sığmıyor, bedenim ise hiçbir yerde huzur bulmuyor. Her adımda bir başka duvara çarpan bedenim, yara almaya doymuyor. Ne kocamdan kaçabiliyorum, ne kumamdan.

Birde "seni seviyorum, senden vazgeçmem" diye haykıran adama ne diyeyim ki ben? Öyle saçma ki her şey, içinden çıkamıyorum.

"Tüm bunları bana, severek mi yaptın Berat Ağa? Sevdiğin için mi yaptın? Benim canımı seve seve mi acıttın?"

                               🍀🍀🍀

Atılan yanlış adımı geri almanın yolu yoktu, büyükler karar vermiş, kuma gelmişti. Ancak, önünü ardını düşünmeden bir karar alıp; her şeye rağmen uygulamak, herkesin kayıtsız şartsız ayak uydurmasını beklemek akıl karı değildi. Hele ki bir insanın hayatını tek kalemde çizmek, onun hayatını da derinden etkileyecek bir karara fütursuzca imza atmak akla, mantığa sığmazdı.

Sevdiğini paylaşmak insanın doğasına bu denli aykırı iken, bir kadından sessiz sedasız bir kabulleniş beklemek hayalden başka bir şey olamazdı.

Berat, o kritik adımı atmış, eşiği çoktan geçmişti. Yüksek sesle, haykırdığı sözler, beklediği etkiyi göstermiyordu, anlamını yitiren sözlerin kadında karşılığı yoktu. "Sen benim karımsın, aramıza kimse giremez!" diyordu ancak içinde bulundukları durum bu sözleri haykırarak çözebileceği kadar basit değildi. Keza aldığı karşılık da onu şaşkına çevirmişti.

Ayşe, eski Ayşe değildi, her daim sevgi dolu, kocasını kırmaktan çekinen, o naif genç kadın ortalıkta görünmüyordu. Sözleri can alıcı suçlamalar içeriyordu, kocasını "hayal kırıklığı" olarak nitelemiş, yalancılıkla suçlamıştı. Adamın savunma içgüdüleri ayaklandı, ona yalan söylememişti, sadece açıkça konuşmaya dili varmayınca mevzuyu yüzüne karşı açamamıştı ki, amacı asla onu kandırmak değildi.

Bu kez açıkça konuşmak, kendini savunmak ihtiyacıyla ağzını açtı. Ayağa kalkmış karısının yanına yaklaşmıştı, aralarında bir kaç adımlık mesafe kalınca Ayşe geri çekildi. Bu ufacık hareket bile geldikleri noktayı özetlemeye yeterdi. Berat'ın yüreğine ani bir acı çöreklendi, Ayşe ondan kaçıyordu!

"Ayşe.. yapma kurban olayım, içimi acıtıyorsun! Ben sana asla yalan söylemedim, sadece gözünün içine baka baka olacakları diyemedim. Anladın zannettim, bana güvenmeni, sevdama inanmanı bekledim. Ben hala aynı adamım! Seni yıllardır büyük bir aşkla seven o adam burada! Bu gerçek hiç değişmeyecek, seni sevdiğim, senden başkasını istemediğim doğru.." diyerek duraksadı.

Ayşe söylenen sözleri zerre miktar dikkate almamış gibiydi. Bakışları, apaçık bir ilgisizlikle etrafta dolanıyor, adamın yüzüne bakmıyordu. Berat, onu kollarına alıp sakinleştirmek, güzel gözlerini öpmek, kokusunu içine çekmek istiyordu. Bu uzaklığı bir an evvel bitirmezse her şey daha beter olacaktı, ani bir kararla iki adımda yanına yaklaşmak istedi.

KÜL VE KORDonde viven las historias. Descúbrelo ahora