29)Tutmayan Planlar

14.4K 784 1.2K
                                    


Ben geldim, bölümü çok merak ettiğinizi biliyorum. Sohbeti bölüm sonuna bıraktım. ❤️❤️

O akşam, Aziz Ağa'nın konağında bir mahkeme kurulmuştu sanki. Bir zamanlar kendi aralarında karar alıp uygulayanlar, şimdi sonuçlarına itiraz etmeyi hak görüyor olmalıydı. Ayşe'ye kimse fikrini sormamıştı, ona bir hayat biçerken "acaba?" diye düşünmemişlerdi. Kaderini belirlemeye kalkışan, yaşayacağı hayata pervasızca karar vermeyi hak gören üç kişi. Babası, kocası ve amcası, en yakınları..

"Resmî nikahını da çocuklarını da düşür üzerimden!"

Bu cümleyle bombanın fitilini ateşlemişti Ayşe, sonrası gene aynıydı işte, herkes bildiğini okuyordu.

Berat, "Unut bunu! Ölürüm de seni boşamam." diyerek kendince son noktayı koymuştu. Bekir Ağa da ayaklanmış, oğlunu hararetle destekliyordu. "Resmi nikahı öz yeğenimden alıp kumaya vereceğiz öyle mi? Abi çıldırmış bu kız!"

Aziz Ağa, bir ağızdan, yüksek sesle konuşan baba oğula, sessizce bakmakla yetindi. Aslında Ayşe'nin ne yapmak istediğini anlamış değildi o yüzden temkinli olmaya çalışıyordu. Melek ise o anlarda anne tavuk misali, kızını kanadı altına çekmiş; oradaki erkeklerden korumak ister gibi sarılmıştı.

Ayşe, Bekir'in anlık değişen tavırlarından iğreniyordu; biraz evvel yan konakta zehir saçan dili şimdi bal şerbeti döker olmuştu. Bir böceğe bakar gibi baktı gözlerine, adam farkında olmadan bir adım geriledi.

"Bize kızma Ayşe, olması gereken buydu.."

Ne yani, şimdi yılların hesabını mı veriyordu? "Kızma" demekle oluyor muydu? Kızıyor muydu Ayşe? Kızgınlık, kırgınlık.. oraları geçeli epeyce olmuştu.

Berat, karısının bakışlarında ilk kez saf nefreti gördü, aşağılamayı, iğrenmeyi sezdi. Bu duyguları taşımayacak kadar naif bir insandı oysa.

"Biz seni üzmek istemedik, asla senin zararına bir şey yapmam." Bekir, anlamsız, ikiyüzlü savunmasına devam ediyordu, Ayşe sadece güldü.

"Sen bana hiçbir şey yapamazsın artık Bekir Ağa! Hiçbiriniz bana hiçbir şey yapamayacaksınız bundan sonra!"

Ne demek istediğini kimse anlamamıştı. Başını kaldırıp, burnunu havaya dikti, yeterince başını önüne eğmemiş miydi?

Berat, onun yanına yaklaşırken temkinliydi, aynı bakışların hedefi olmayı kaldıramazdı.

"Ayşe, hadi eve gidelim, ikimiz konuşalım olur mu? Sonuçta bu bizim evliliğimiz öyle değil mi?"

"Bizim? Sadece ikimizin evliliği mi? Güldürme beni, üçüncüyü koydun aramıza. Buna rağmen gitmiyorum, sadece nikahını ve çocuklarını al diyorum."

"Madem yanımdasın, neden boşanmak istiyorsun? Çocukları istemiyorsun bunu anladım ama boşanmak olacak iş değil. Asla senden ayrılmam, evlatlarım da dahil hiçbir sebeple seni boşamam."

Aziz Ağa, daha fazla sessiz kalamadı. "Boşanmak istiyorsa o konakta kalmayacak! Ben kabul ediyorum boşa kızımı! Belki de en baştan yapmalıydık bunu, İstanbul'a gittiğinde onu geri çağırmamalıydım."

Baba oğul şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Aziz Ağa, Berat'ı harcamaktan çekinmiyordu. Önce can sonra canan diyordu artık, kızını seçiyordu. Kendi evlatlarından yana tavır alıyordu. Aşiret üzerindeki gücüne güveniyordu. Bekir hadsizlikte sınır tanımayan sözleri söylemekten çekinmeyerek ortamı iyice gerdi.

"Abi.. yapma Allahaşkına bu yaşta dul damgası yiyecek kızın, üstelik çocuğu da olmuyor. Kim.."

"Baba yeter! Ben karımı bırakmam diyorum sen ne diyorsun? Diline mukayyet ol artık!" Berat, babasına başkalarının yanında sesini yükseltmezdi ancak adamın sözleri iyice canını yakıyordu artık.

KÜL VE KORWhere stories live. Discover now