33) Umutsuz Aşık

36.6K 1K 1.6K
                                    


Merhaba,
Ben geldim, bu sefer tam gününde yayımlamayı başardım galiba. Umarım bölümü beğenirsiniz.
İyi okumalar canlarım. ❤️

O civarda yaşayıp da Sönmezler'i bilmeyen yoktu, aşiretleri güçlü ve kalabalıktı. Ağaları zengin, konakları, şirketleri, malı mülküyle sık sık söz edilirdi onlardan. Son on gündür aşiret, envai çeşit dedikoduya malzeme ediyordu bu konakları ve ahalisini.

Kahvehanelerde erkekler arasında sürekli; ağaların çekişmesinden nasıl bir neticeye varılacağına dair yorumlar yapmak sohbetlerin olmazsa olmazıydı. Kimisi Aziz Ağa'nın gücünden yana dem vuruyor, kimisi Berat'ın gençliğinden, iş güç bilir olmasından, kimisi de Bekir Ağa'nın hırsından yola çıkıyordu.

Konuşmalar; hep para, mal, güç, iktidar üzerinden dönüyordu. Ayşe'nin adını pek anan yoktu ki bunun da iki nedeni vardı. Mazallah ters bir laf edecek olsalar ve duyulsa hiç hoş karşılanmazdı. Böyle uluorta edilen sözler, illaki bir dalkavuğun işine yarar, sahibinin kulağına fısıldanırdı.

İkincisi de bir kadının çektiği acı çok da dikkate alınmaz, üzerinde durulmazdı. Ne olmuştu kuma geldiyse? Koskoca ağanın soyunu sürdürmek istemesinden pek tabii ne olabilirdi? Ayşe neticede ağa kızıydı, böyle bir durumda zarar görecek değildi ya, kuma da çocukları doğurur bir kenarda yaşar giderdi. İki kadın da yok hükmündeydi, sözünü etmeye değmezdi ki kumanın durumu daha da vahimdi. Onun tek şansı, erkek çocukları güç sahibi olduğunda göreceği saygı olacaktı.

Kadınların dedikoduları biraz daha kendi hemcinslerine yöneliyordu. Ayşe'nin hastalığına üzülenler, Berat'a kızanlar vardı elbette ama "bu kadarına gerek var mıydı?" diye düşünenler de yok değildi. Hasılı kelam her kafadan bir ses çıkıyordu.

"Berat Ağa vazgeçmez Ayşe'den, kumayı gözü görmüyor diyor konakta çalışanlar."

"Pekala da görmüş işte, nasıl oldu o çocuklar?"

"Ee zaten çocuk için gelmedi mi kuma? İllaki olacak, sen sonuna bak. Ayşe geri gelirse Zühre'ye yol görünür."

"Ayşe yaşamaz diyorlar, bir insanın kafasının içini açtılar mı en fazla iki ay yaşar diye duydum."

"Yaşasa da bir köşede yatacak, ağaya hayır yok ondan."

"Aziz Ağa daha vermez bence, yatarsa da babasının konağında yatar artık."

"Vah.. vah.. pek de genç, pek de güzeldi. Kadersiz be.. anası gibi."

"Zühre de az kısmetli değilmiş he.. ağanın tek karısı oluverdi."

"Ayşe'yi çok arar Berat Ağa ben diyeyim. Zühre'yi sevmiyor ki adam."

"Sevmek de neymiş? Sen kocana bayılıyorsun sanki, yaşayıp gidiyor herkes."

"Eee boşandılar mı şimdi? Hem aşiret ne diyor bu işe?"

"Tek celsede boşanmışlar, Aziz ağa, aşirete ne dediyse artık kimsede ses yok."

"Kızın son isteğiymiş dediler, ölecek besbelli, çok üzüldüm be, yazık.. daha kaç yaşında?"

Ateş düştüğü yeri yakıyordu, geri kalan dedikodusunu yapıyor, olan bitenin seyrine bakıyordu. Hele de bunca varlığın içinde huzur  bulamayanlarla, kendi yokluklarına teselli çıkarmak da vardı.

Ayşe'nin İstanbul'a gittiği akşam, aşiret, Aziz Ağa'nın konağında toplanmıştı. Çalışanlar, büyük bir yer sofrası kurmuş, gelenler bir güzel karnını doyurmuş üzerine kahvelerini almışlardı. Aziz, Bekir hariç aşiretin ileri gelenlerinden altı yaşlı adamı çağırmıştı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 19, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KÜL VE KORWhere stories live. Discover now