4. Bölüm- Bölük

537 81 1
                                    

"Jongin Hyung ile ne zamandan beri birliktesiniz?"

"Jongin ile artık birlikte değiliz."

"Ne?!"

"Ne, ne?"

"Jongin ile artık birlikte değiliz derken neyi kast ettin?"

"Neyi dediysem onu kast ettim. Bana Jongin'le ne zamandan beri çıktığımızı sordun ben de artık çıkmıyoruz dedim. Kyungsoo ile karşılaşmadan önceydi. Biliyorum dışarıya öyle bir görüntü veriyoruz arada ama gerçekten sadece arkadaşız artık." 

"Jongin hyungun bi olduğunu bilmiyordum." fısıldayarak kendi kendime konuşmuştum. Ancak Baekhyun beni duymuş olmalı ki gözleri raflardan bana döndü. "Yani daha önce bir sürü kızla çıktığına şahit oldum. Gerçekten güzel kızlarla ama hiç bir erkeğe ilgi gösterdiğini görmemiştim." diyerek kendimi açıklama ihtiyacı buldum.

"Bak ufaklık, bir insan kızlarla çıkıyor diye onlardan gerçekten etkileniyor demek olmuyor." 

"Ben ufak falan değilim. Ayrıca etkilenmiyorsan biriyle neden çıkarsın ki?"

"Jongin'nin uzun süren bir ilişkisi oldu mu hiç şu sözde güzel kızlarla?"

Baekhyun'a cevap vermeden önce biraz durdum ve düşündüm. "Hayır." başımı iki yana sallayarak cevabımı destekledim.

"Gördün mü?" Baekhyun'nun ilgisi artık üzerimde değildi. Daha fazla konserve taşıyamayacağımız için işimiz bitmiş sayılırdı. Bu yüzden Baekhyun daha fazla raflarla oyalanmadan çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Birkaç uzun adımda yanına ulaştım.

"Peki neden ayrıldınız?" 

"Çünkü ben ayrılmak istedim."

"Jongin hyungu terk ettin yani?" birinin Jongin'i terk etmek istemesi yere düşen ekmeğin reçel sürdüğünüz tarafının yukarda kalması kadar imkansız gelmişti. Kim neden Jongin'i terk ederdi? Tanıdığım en yakışıklı insandı. Sevdiği şeylere değer verir, onları el üstünde tutardı. Ne zaman canınız sıkkın olsa sizi bir şekilde neşelendirirdi. 

#Flashback

O gün son dersi ekip okuldan eve erken dönmüştüm. Öğlen arasında Johnny ile kavga ettiğimizden beri derslere odaklanabildiğim yoktu zaten. Onunla güzel bir ilişkimiz var sanıyordum ama diğeri için aynı şey geçerli değilmiş. Bana bağıracak son kişi o olur sanmıştım. O konuda da yanılmışım.

Moralim yerlerdeydi ve kafamın içinde söylediği şeyler tekrar tekrar çalışıyordu. Eve girdiğimde Jongin'nin salondaki koltuğa iyice kurulmuş bir şekilde bulmak beni şaşırtmamıştı. Bu manzara bir süre sonra o kadar tanıdık gelmeye başlıyordu ki okuldan gelince Jongin'i o koltukta görmezsem öldüğünü falan düşünebilirdim.

"Hun? Okulda olman gerekmiyor mu senin?" esmer olan gözlerini telefonundan hiç ayırmadan sordu. Bana bakmıyor olsada omuz silktim. 

"Abim mutfakta mı?"  Gereksizce konuyu değiştirmeye çalıştım. Oysa Jongin hyung çok da uzatacak gibi durmuyordu. Suho beni böyle görürse büyük ihtimalle beni rahat bırakmazdı. Şuan ihtiyacım olan tek şey yatağımda bütün gün uyumaktan başka bir şey değildi.

"Evet." Beni kısaca yanıtladığında başımı aşağı yukarı sallayarak yanıtladım onu. Tekrar bana bakmadığını bilsem de. Aramızda hoşgeldin, görüşürüz gibi şeyler kalkalı uzun zaman oluyordu. Jongin evin bir parçası olduğundan beri.

Kendimi sürükleyerek odama çıktım. Çantamı nereye attığımı umursamadan odanın içinde bir yere attıktan sonra yatağa doğru devrildim. Baya baya devrilmiştim. Çapraz şekilde düştüğüm yatağın ucundan ayaklarım ve kafamın bir kısmı dışarı sarkıyordu. Yine de umursamadım. Büyük ihtimalle başım tutulacaktı. 

Zombieland//SekaiWhere stories live. Discover now