27. Bölüm

464 68 44
                                    

Bu bayram büyüklerimizle buluşamadık ama bir sonraki bayrama umarız ellerini öpebiliriz. Hepinize iyi bayramlar 🌸🌺

Gözlerimi güçsüzce araladım alnımda hissettiğim ıslaklıkla. Yatağımın yanındaki pencereden içeri giren gün ışığı gözlerimi acıttığı için göz kapaklarım açılmayı reddediyordu. Birkaç parmağın alnıma dokunduğunu hissettiğimde korkuyla geri çekildim.

"Jongin" sesim o kadar güçsüz çıkmıştı ki duyabilmiş miydi bilmiyorum. Ama elimden geldiği kadar itiraz dolu bir ton kullanmaya çalışmıştım. Odama girmeye çalışmayacağına söz vermişti. En azından birkaç gün sözünün eri olur sanmıştım.

"Benim Baekhyun." Jongin'e ait olmayan sesi duyduğumda gözlerimi aralayarak Baekhyun'la göz göze geldim. Yüzünde bir miktar yorgun bir ifade vardı. Gözlerimi açtığımı fark edince kendini gülmeye zorladı.

Ona anahtarı verdiğimde en doğru kararı alabilecek kişi olarak onu görüyordum. Çünkü diğerleri beni korumak için her şeyi yapardı. Ama Baekhyun bana sadece Jongin için yardım ediyordu. Bu yüzden eğer dönüşecek olursam beni öldüreceğini biliyordum. Aynı zamanda odama da girmeye çalışmayacak tek kişinin o olduğunu sanıyordum ama belli ki yanışlmıştım.

"Burada ne işin var?" 

"Birinin sana bakması gerekiyor. Anahtarı bana verdiğin için başka çarem yok." 

"Zorunda değilsin. Yemeği bırakıp gidebilirsin." 

Kendimi doğrulmak için zorladım. Sırtımı yatak başlığına yaslayacak kadar gücüm olmasa da kendimi yukarı çekmeyi başarmıştım. Hemen yatağımın yanındaki komidinin üzerindeki tepsiyi görmüştüm. Baekhyun'dan duyduğum küçük kıkırtıyla bakışlarım tekrar ona döndü.

"Senden nefret ettiğimi falan mı sanıyorsun?"

Neyseki omuz silkmek fazla enerji gerektirmiyordu. "Etmiyor musun?"

"Hayır Sehun senden nefret etmiyorum. Şimdi yemeğini ye ve şu ilaçları iç." 

Tepsiyi kucağıma bırakırken onu dikkatlice izledim. Baekhyun ile ilk karşılaşmamızdan bu yana çok bir zaman geçmemişti. Diğeri ile tanıştığımızdan beri aramızda küçük çekişmeceli bir iletişim oldu. Benden nefret ettiğini düşünmemiştim. Ama çok hoşlandığını da söyleyemem.

"Pekala yiyeceğim. Yanımda durma Baekhyun. Başkalarını da riske atmak istemiyorum."

"Boş tabağı götürmezsem Kai beni öldürür."

Bu sefer kıkırdayan ben oldum. Jongin'nin düşüncesi bile içimi rahatlatıyordu. Esmerin gülümsemesi gözlerimin önüne geldiğinde benim de dudaklarım yukarı doğru kıvrılarak kırık bir gülümseme oluşturdu. Şuan büyük ihtimalle alev alev yanıyor olmama rağmen onun sıcaklığını özlemiştim. 

Baekhyun sessizce yatağımın oturduğu köşesinden benim yemeği yememi bekledi. Ellerim eskisi kadar kuvvetli değildi. Özellikle yaralanan elim gitgide daha da kötüleşiyordu. Neredeyse hissetmediğimi bile söyleyebilirdim. Sağ kolumu kullanıyor olmam bir şans olmalıydı. Yine de kaşığı tutan elim hafiften titremesine engel olamıyordum. Yemeği bitirdiğimde Baekhyun bana komodinin üzerindeki hapı ve bardağı uzattı. Tam olarak neyi tedavi etmeye çalıştıklarını bilmiyordum ama ilaçları içtim.

Başımı tekrar yastığa koyduğumda Baekhyun'da çıkmak için hareketlenmişti. Sanki yumuşak yastıkta bir büyü varmış gibi kafamı koyar koymaz göz kapaklarım ağırlaşmıştı. Diğeri odamdan çıkana kadar açık tutmaya çalıştığım gözlerim kapının kilitlenme sesiyle birlikte tutkalla birbirine yapışmış gibi kapanmıştı. Beynimin yavaş yavaş uyuşuyor ve kendini uykunun kollarına bıraktığını biliyordum. Bu yüzden yatakta yan dönerek kendime rahat bir pozisyon bulmaya çalıştım. 

Zombieland//SekaiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora