30. Bölüm (Final)

639 70 204
                                    

Öncelikle hepinize iyi bayramlar diliyorum. Bir bebeğim daha yuvadan uçuyor. Bu bölümü hiç yazmak istemiyordum sanırım henüz hazır değildim bitirmeye. Bu yüzden sürekli erteleyip durdum. Şimdi biraz mutlu biraz hüzünlü bitiriyorum bu hikayeyi ve sizden son bölüme özel bol bol yorum bırakmanızı istiyorum. Keyifli okumalar...

Çoğu kişi çoktan Luhan'ı bulacağımıza dair umudunu kaybetmişti. Kaybolalı iki gece olmuştu ve ara ara endişelenmediğimi söylersem yalan olurdu. Jongin ile o kulübeyi bulduktan hava kararana kadar ufaklığın izini sürmeye çalıştık ancak ona ulaşamadık. 

Geceleri ne zaman gözümü kapatsam erzak için dışarı çıktığımızda karşılaştığımız sürü aklıma geliyordu. Uyuyamıyordum ve hemen yanımda yatan Jongin'nin de uyuyamadığını biliyordum. Kollarını belime sararak beni göğsüne çekmişti. Rahatlamam için baş parmağı ile elimin üzerini ovuyordu. Ancak ne o ne de enseme ara ara bıraktığı öpücükleri rahatlamamı sağlıyordu.

Her geçen saat dışarıda yalnız oluşu beni yiyip bitiriyordu. Kafamın içinde milyon tane senaryo vardı. Biri bitince diğeri çalıyordu. Bu şekildeyken nasıl uyuyabilirdim ki. Luhan bir yerde saklanmış bu geceyi de sağ kurtulmak için dua ederken ben nasıl rahatlayacaktım. Sanırım Jongin de benim gibi hissettiği için hiçbir şey demiyordu. Usul usul kulağıma her şeyin iyi olacağını fısıldamaktan başka.

Sabaha karşı artık vücudum yorgunluğu kaldıramadığı için uyuyakalmış olmalıyım. Gözlerim camdan içeri sızan güneş ışığından dolayı acıdığı için yatağın diğer tarafına doğru dönmeye çalıştım. Jongin'nin sıcak bedeninin artık benimkine yaslı bir şekilde olmadığını da o anda fark etmiştim.

Işığa alışkın olmayan gözlerim kapanmak için benimle savaşırken gözlerimi araladım. Yatağın Jongin'e kalan, şuan boş olan, tarafıyla kaşılaşmam beni şaşırtmamıştı. Yatakta doğrularak odanın içinde saat aradım. Ama bulamıştım. Sanki yatakta değil de yerde uyumuşum gibi her yerim ağrıyordu. 

Ahşap kapı gıcırdayarak açıldığında dikkatim o tarafa doğru kaydı. Baekhyun yalnızca kafasını içeri sokarak benimle göz göze geldi. "Uyanmışsın!" 

"Uyanmamı beklemiyordun sanırım."

"Seni uyandırmaya geldim. İşimi kolaylaştırmış oldun aslında. Kahvaltıya bekliyorlar seni."

"Geliyorum."

Başını aşağı yukarı bir kere salladıktan sonra kapının arkasında tekrar kayboldu. Sadece bacaklarımı örten ince battaniyeyi üzerimden atarak çıplak bacaklarımla yere bastım. Kahvaltı yapabileceğimi sanmıyordum. İştahım da uyku düzenim gibiydi. Yoktu... Yine de kendimi bir iki lokma yemeğe zorlamak zorundaydım. Luhan'ı sağ sağlim bulabilecek gücü bulmak için bir şeyler yemeliydim.

Yemek masası son birkaç sabahtır sessizdi. Bu sabahta farklı değildi. Luhan gün içerisinde yapacaklarını anlatmadığı ya da yemekler hakkında konuşmadığı zamanlar sofra ölüm sessizliğine bürünüyordu. Kyungsoo bile mutfağa girmek istemiyor gibiydi. 

Chen sessizce Baekhyun'nun tabağına bıraktıklarını didiklerken Baekhyun da onu bir şeyler yemeğe zorluyordu. İçimizde Luhan ile en çok zamanı geçiren oydu. Büyük ihtimalle hepimiz için küçük bir kardeşken onun için oğlu gibiydi. İlk gece Jongin'i Kyungsoo ile konuşurken duymuştum sadece kapıdaki gözlem kulesinde oturuyor ve hiçbir şey yemiyormuş. Kyungsoo da bizimle aramaya katıldığı için Baekhyun'nun onunla kalmasına karar vermiştik ancak pek de bir şey değişmiş gibi durmuyordu.

Dediğim gibi yemek oldukça sessiz geçmişti. Kimse bir şey demediğinden sanırım oldukça da hızlı bitti. Jongin kalkmak için hareketlendiğinde ben de onunla birlikte ayaklandım. Nasıl olsa kalsam bile yiyeceğimi düşünmüyordum. Ne kadar erken çıkarsak yola o kadar çok gezebilirdik.

Du hast das Ende der veröffentlichten Teile erreicht.

⏰ Letzte Aktualisierung: Jul 30, 2020 ⏰

Füge diese Geschichte zu deiner Bibliothek hinzu, um über neue Kapitel informiert zu werden!

Zombieland//SekaiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt