17. Bölüm

612 64 12
                                    

Gerginlikten terlemiş ellerimi kot pantolonumun dizlerine doğru sildim. Jongin hemen yanımda sürücü koltuğunda oturmuş önümüzdeki asker aracını dikkatle takip ediyordu. Ne zaman bakışlarım onun tarafına dönse kalp atışlarım birden hızlanıyor ve birkaç saat öncesinin sahneleri gözümün önüne dolaşıyordu.

Jongin güçlü darbelerle en derinlerine kadar girerken yüksek sesli bir inleme bırakmamak için dudaklarını ısırdığı anılar zihnimde parlarken işaret parmağım zonklayan dudağıma dokundu. Daha bir saat önce saçları birbirine girmiş, terlediği için biraz anlına yapışmış esmerin üzerinde hızla hareket ediyor oluşu kulaklarına kadar kızarmasına sebep oluyordu. Ve bu görüntüleri ne kadar uğraşırsam uğraşayım kafamın içinden bir türlü atamıyordum. 

Bir gün esmerle yapacağım bir seksin aklını başından alacak cinste olacağını tahmin ediyordum ama daha önceki tahminlerimin hiçbiri az önce yaşadıklarımızın köşesinden bile geçmiyordu. 

"Jongin-ah. Hadi ama bundan daha iyisini yapabilirsin." odanın içindeki tek ses tenlerin birbirine çarparken çıkardığı sesti. Benim kelimelerim küçük bir fısıltı gibi çıkmıştı. Yan yana getirebilmiş olmam bile mucizeydi. Ama esmerin beni duyduğunu biliyordum. Dudaklarından çıkan tehditkar hırlama beni destekler şekildeydi.

Jongin hakkında öğrendiğim yeni şeylerden biri de buydu. Sex konuşması onun fişeği gibiydi denebilir. En azından onu tahrik ettiği kesindi. Normal şartlarda sex esnasında konuşmak bu kadar keyifli bir şey olur muydu bilmiyorum. Ama lanet olsun ki onu sadece kelimelerle etkiliyor olmak bile kıpır kıpır olmama sebep oluyordu.

"Jo-Jong... Aagghh! tam orası!" Dudaklarım deli gibi çığlık atmak için açılıyor ama kapının arkasında insanların içerde ne yaptığımızı bilmesi düşüncesi beni deli gibi utandırırken usulca kapanıyordu. Küçük iniltiler ve derin nefesler eşlik ediyordu bize.

"Bu hoşuna gitti mi Hun-ah? Daha derine girmemi ister misin?" 

"Evet.... Evet... Evet! Lütfen!"

Belki de çoktan içerde ne yaptığımızı biliyorlardı. Kapımız kilitli bile değildi sonuçta. Birisi içeri girmiş olsa Jongin'i bacaklarımı omuzlarına almış bir şekilde üzerimde gidip gelirken görecekti. 

Başımı hızla sallayarak beynimde oynayan sahneyi uzaklaştırdım. Alt dudağımı dişlerim arasında çiğnerken gözlerimi yanımızdan geçip giden binalara doğru çevirdim. Görüntüler o kadar gerçekçiydi ki bir an için esmerin inlemelerini duyduğumu bile düşündüm. Hal böyleyken ellerim tekrardan terlemeye başlamıştı. Bir kez daha pantolonuma doğru sürttüm terli ellerimi.

Yola çıktığımızdan beri arabanın içi oldukça sessizdi. Kyungsoo pek konuşma insanı değildi. Ben kesinlikle konuşacak durumda değildim şuanda. Jongin de benim gibi hissediyor olabilirdi. Ama Baekhyun'nun bile konuşmuyor oluşu ortamda garip bir hava oluşmasına sebep olmuştu. 

"Sehun iyi misin?" Soo'nun sesini duyduğumda kafamı kaldırarak arkama döndüm hafifçe ve diğeriyle göz göze geldim. "Çok fazla terliyorsun?"

"İyiyim." iyi olduğumu göstermek için kendimi gülümsemek için zorladım. "Arabanın içi biraz sıcak sanki." 

Kyungsoo bana inanmayan gözlerle baksa da çok fazla üzerinde durmamıştı. Dikkati üzerimden dağılınca ben de önüme doğru döndüm. Gözlerim malesef Jongin'nin üzerinde gereğinden fazla durmuştu önüme dönerken. Bunu hissetmiş gibi esmer de gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan çekerek bana baktı. Bana bakma diye çığlık atacaktım şimdi. Başımı hızla yan pencereye çevirdim onun yerine.

Zombieland//SekaiWhere stories live. Discover now