Bir kadını ağlatmak çok zor degildir aslında.
Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya.
En az erkekler kadar yani!
Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.
Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa,
ağlatan onun yüreğine ulaşmış dem...
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
Kaşlarım havada ona baktım.
"Bu ne?" Dedim ne olduğunu görecek kadar gözlerim kör değildi. Sadece Kaya'nın ne yapmaya çalıştığını anlamak istiyordum. Bütün dertleri başıma örmüş şimdide bir çiçek ile özür dilemeye mi gelmişti konağıma!
Ruhsuz adam!
"Orkide." Dedi yüzüne yayılan derin bir gülümseme ile gözlerimin içine bakmaya devam etti. Bana böyle bakmaktan hiç bıkmayacak mıydı? Gözlerimi ondan çektim arkamı dönüp konağın önündeki adamlarımıza baktım gözleri bizim üstümüzdeydi daha çok Kaya'nın. Cenk amca beş adım gerimde durduğu için bütün sohbete hakimdi zaten.
Cenk amcaya göz kırpıp Kaya'ya baktım.
"Çiçekler ile aram pek iyi değil. Adının orkide olduğunu da senden öğrenmiş oldum sağ ol. Bu hayatta bana çok şey öğreteceğin kesin." Dedim sonlara doğru kısılan sesim bir tık üzgün çıkmıştı. Son cümleyi kendi kendime kurmuştum ne Cenk amcanın nede Kaya'nın duyduğunu sanmıyordum.
"Yeryüzünde ilk açan çiçek orkideymiş ve diğer çiçekler onun soyundan geliyormuş. Bu yüzden annem birine orkide hediye etmenin " Benim dünyamda açan ilk çiçeksin" demenin sessiz lisanı derdi. Bende bu orkideyi sana vermek için çok bekledim Çiçek." Ağızım hafif aralandı ona bir şey söylemek için değil. Bu şaşkınlığımdan oluşan bir mimikti.
Bu cümleyi o kurmuştu değil mi?
Gözlerimi kırparak ona bakmaya devam ettim.
Yutkundum.
Kaşlarımı çatarak boğazımı temizledim.
Gözlerimi çektim ondan ve bana özel hazırladığı o inciyi anımsatan garip çiçekten.
Ellerim havalandı ona doğru.
Bana ait olduğunu söylemişti sonuçta.
Benimdi!
Yani onun kolları arasında durmaya gerek yoktu.
Orkideyi kollarım arasına aldığım an burnuma doğru gelen tarifi mümkün olmayan kokusun orkide çiçeğinden geldiğini anladığım an burnumu yaklaştırarak gözlerimi kapatıp bu muhteşem kokuyu tekrar soludum.
Bu kadar güzel kokması diğer çiçekler tarafından kıskanılacak türdendi.
"Kokusu güzel değil mi?" Kaya'nın sorusu ile hızlıca gözlerimi arak girdiğim transtan çıktım.
"Yok be çürük et gibi kokuyor. Bana ala ala bu çirkin kokulu çiçeğimi aldın. Cimri seni." Gözlerimi devirerek arkamı ona dönerek konağa doğru yürümek istediğim an Kaya kolumdan yavaşça tutup beni kendine doğru çevirdi.
"Kaya o elini kırar geri sana veririm koçum. Çiçeğe dokunmadan önce besmele çek." Cenk amcanın sözleriyle gülmeye başladım.
