✦BÖLÜM 27: "Ben kazandım."✦

5.3K 612 497
                                    



Bu bölüme kadar geldiyseniz,
emeğe saygı gösterip yıldıza basmayı lütfen artık unutmayın. 🌟 

Yorumlarınızı mutlulukla okuyacağım. Şarkıyı dinlemeyi de unutmayın! Keyifli okumalar. 🖤

3.GÖZ

    Reva, yalının bahçesinde sallanan koltukta oturmuş elindeki gerilim romanına kendini kaptırmıştı. Satırları öyle hızlı okuyordu ki gözleri soldan sağa saniyeler içinde kayıp duruyor, sayfanın sonu için gerçekten sabırsızlanıyordu. Tam Charlotte girmemesi gereken ve katilin de orada olduğu odanın kapısını gıcırdatarak açmıştı ki...

-BÖÖÖÖÖÖÖ!" Tuna'nın bağırışıyla istemsizce sıçradı ve kahkahalara gömülerek uzaklaşıp, parmağıyla kendisini göstererek gülen gence kitabını fırlatır gibi yaptı.

-Ağzına sıçayım senin. Ödümü patlattın!" Delikanlı onun korkmuş ifadesini taklit edip yine gülerken annesinin sesini duydu Reva.

-Tuna biz sana ne dedik sen ne yapıyorsun ama!" Başını ona doğru çevirip kitabın kapağını kapadığında hepsinin yanına geldiğini gördü ve kaşlarını çattı. Ancak onun baktığı yönün tersinden gelip önünde diz çöken Rüzgar'ın elindeki pastanın mumları yüzüne ışık tutunca bu sefer başını genç adama çevirdi.

Bu en anlamlısıydı, pastayı getirenin Rüzgar olması.

Çünkü Reva, Rüzgar olmasaydı şuan sahip olduğu yüzlerce şeyin eksikliğinde nasıl bir hayat süreceğini hiç bilmiyordu. Genç adama minnet borcu vardı, koca bir ömür borcu vardı ve her ne olursa olsun Rüzgar'ın yanında olacaktı. Ne Elvin'e olan aşkı ne de Eva'ya duyduğu ablalık içgüdüsü girebilirdi aralarına. Rüzgarla aralarındaki bağ çok derin bir bağdı.

Masallarda anlatılan peri büyükanne, kesinlikle Rüzgardı. Reva'ya bir fırsat sunmuştu ve kız bir seferlik giydiği o cam ayakkabılarla herkesten iyi yürüdüğü için gece yarısı eski haline dönmemişti bile.

Bu gece yarısında ise prenssiz masaldaki siyah prenses, cam ayakkabılarıyla yeni yaşına basıyordu.

Hepsi o bilindik doğum günü şarkısını coşkuyla söylerken gülümseyerek Rüzgar'a baktı ve hoşlanmadığını bilse de siyah ojeli tırnaklarını genç adamın saçlarına geçirip karıştırdı yumuşacık koyu tutamları Reva.

-Ablasının Rüzgar gülü." Onun bileklerini tutarak pastayı iyice kendine yaklaştırdı ve direkt üfledi. Dilek dilemeyi sevmiyordu, bir şeyleri yapabilecekse kendisi yapmak isterdi. Umut etmek, beklentiye girmek Reva'ya çok tersti. Ne dileğinin gerçekleşmesine gerek vardı ne de hayal kırıklığına. O yüzden mum onun için sadece mumdu. Yaşsa sadece bir sayı. Ama önemseyen bir ailesi olduğu için şükrettiğinden bunu bozmadı ve gülümsedi. "Teşekkür ederim."

-ÖNCE BENİMKİSİ ÖNCE BENİMKİSİ!" Tuna Acarla Savaş'a çarparak ortalarından geçip koca hediye kutusunu Reva'nın burnunun dibine soktu. "Düşündüm de sen hep tam benim istediğim gibi bir ablaydın. Beraber sinemaya gittik, içki içtik, adam dövdük, kah babama şakalar yaptık kah dans ettik. O yüzden sana bu anlamlı hediyeyi almayı, bir kardeş olarak kendime borç bildim. Günlerce düşündüm, gece gündüz araştırdım, bu dünya güzeli her şeye sahip kusursuz genç kadının neye ihtiyacı olabilir diye."

Reva, bu kadar övgüden sonra yavaşça kurdeleyi söküp kutunun kapağını kaldırdığında kendisini koca oyun konsolu karşıladı.

-VEEEEEEE TA TAAAAM!" Evet, kız gerçekten oyunlara bayılırdı ve iddialaşmayı da severdi. Özellikle Rüzgarla öyle çekişmeliydi ki bu oyunlar kimin kazanacağı hiç belli olmazdı. Ancak Tuna öyle duygusal konuşunca aklına böyle bir hediye gelmemişti doğrusu. Yine de yalandan ıslık çalıp kaşlarını kaldırdı.

✦ PUSULA ✦Where stories live. Discover now