✦BÖLÜM 28: "Kuzey'in Kadını"✦

7.1K 741 713
                                    



Bu bölüme kadar okuyanlar, lütfen yıldızlasın.

Yıldızlamayanlar okumasın.

Zira uzun bir zaman okuduğunuz son Pusula bölümü olabilir. (bölüm sonuna bakmayı unutmayın.)

Keyifli okumalar.




"Bundan daha güzel bir ölümü, hayal bile etmemiştim." -K.K.





3.GÖZ

Henüz yeni doğmakta olan günün sarı kızıl ışığı, sadece yarıya kadar çekilmiş simsiyah perdenin yanından sızarak leğen kemiğine kadar örtü çekilmiş Karayev'in üzerinde parlıyordu. Orta kısalıktaki sert saç tutamlarının önü biraz birbirine girmişti, rüyasında her ne görüyorsa kaşları çatıktı ve kollarından biri kıvrılarak pazısını kasmış, ellerinden biri ensesinin altına yerleşmişti.

Göğsünde Reva'nın ona verdiği kılıç kolyesi parlarken, bir şeyler homurdanarak kızınca onu izleyen Lale dudağını kıvırmadan edemedi. Oğlu Kuzey, bu olmalıydı, çünkü evde başka kimse yoktu. Kendisine biraz benziyordu sanki...

Topuklularının çok ses çıkarmamasına özen göstererek yatağın yanına çöktü ve parmak uçlarını Kuzey'in havaya kalkan ön saçına doğru uzattı. Koyu tutamlar resmen fırça kadar sertti, parmak uçları onun saçları yüzünden gıdıklanır gibi olurken, genç adam bir şeyler mırıldanarak aniden yüz üstü döndü ve yatağına yüzünü daha çok gömdü.

-Kuzey....Kuzey...." anında uyanarak gözlerini açmıştı ama sırt kaslarına dokunan annesini göz ucuyla görse de hâlâ tam uyanamamış gibiydi. "Şey...Uçağım bir saate kalkıyormuş. Sana veda etmek istedim." En azından veda edeceklerken iyi günündeydi, onunla kavga ederek ayrılmak istemezdi delikanlı.

-Saat kaç?" Dedi kaşlarını çatarak yerinde doğrulurken. Uyuyakalmış olması imkansız olacağından gözleri saatini buldu ve haklı çıktı. "Altı. Neden ötmedi bu?" Yerinde doğrulup sağ avucuyla gözünü ovuşturup sol eliyle saate birkaç kez pat pat vurunca Lale güldü.

-Vurunca öteceğini sanmıyorum, Kuzeyciğim." Karayev, hemen ayaklanırken işe yaramaz saati köşedeki koltuğa fırlattı ve banyosuna doğru yürüdü.

-Duş alıp hemen geliyorum." Ancak eli kapı koluna değdiği an Lale oturduğu yerden ayaklanmıştı.

-Ah, hayır! Hayır, ben kendim gitmek isterim." Kuzey, sanki komut verilmiş sadık bir köpek gibi aniden durup ona döndü. "Yalnız yolculukları daha çok severim. Sadece görüşürüz demek istemiştim."

-Anladım." Dedi sadece ve annesini inceledi tepeden tırnağa. Fark ettiğiyse zaten yıllardır bildiği bir şeydi. Hayranlık duymak hiç Karayevlik olmasa da, annesine gerçekten hayrandı, bunu yeniden fark etti.

Sabahın bu saatinde saçları öyle güzel fırçalanıp at kuyruğu yapılmıştı ki... Önüne düşen, çenesine gelen kısa perçemler kıvrılarak arkaya yatırılmış, at kuyruğunu sağlayan tokaya düzgünce sarılmıştı. Siyaha çalan gözlerinde hiç uykuya dair yorgun izler yoktu, son derece canlıydı, kalın dudaklarında gül kurusu bir ruj vardı. Üzerindeki kirli beyaz renkteki gömleğin boyun kısmında hoş bir fiyonk vardı ve üzerine elmas detaylı broş iliştirilmişti. Diz altına kadar inen kiremit kahverengi kalem eteği, fazla yüksek olmayan topuklu ayakkabıları, sanki hala çıkarması yasakmış gibi çıkarmadığı evlilik yüzüğü... Kusursuzdu, öyle asildi ki, Kuzey bir kez daha ona hayranlık duydu. En güzel romanından bile daha güzeldi. "Seni bir daha ne zaman göreceğim?" Diye sordu kadına çaresizce.

✦ PUSULA ✦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin