Seni YakMaz Bu Ateş

2K 220 241
                                    

Öhöm öhöm bölümde yine YETİŞKİN İÇERİK var. Kuduran kudursun kurgu komple böyle skdkkskdkdkd vik vik ağlama sesleri duyuyorum yine but idc 👌

***

Siz de kızıyorsunuz değil mi bana? Biliyorum. Ben de çok kızıyorum kendime. Ama yapamıyorum işte. Ne kadar çabalarsam çabalayayım o adımı atamıyorum.

Olduğum yerden onları izleyip acı çekerken, üzülüp ağlamamak için kendimi kasarken içimdeki korkuyu görmezden gelemiyorum. Dizlerimin üzerinde atacağım iki adımla yanlarına varıp ortalarına girebilirdim. Jongin de Chanyeol de bana sıkıca sarılırdı. Biliyorum itmezlerdi beni. Ama yapamıyorum işte. Kendi başıma oturup kollarımı dizlerime sararken, boğazımı sıkıp duran geçmişimden kurtulamıyorum.

Onların sürü bağını gördükçe zehir içmiş gibi hissediyordum. Sanki biri içten içe parçalıyordu ciğerlerimi. Kıskançlık mıydı bu? Evet belki. Daha önce de olmuştu neden şaşırıyorum ki? Böyle deli gibi kıskanmış, sürüye girmeyi kabul etmiştim. Ama onun sahnenin sadece ön yüzü olduğunu bilmiyordum ki. Hep böyle olacağını düşünmüş kanmıştım, kandırılmıştım. Ne güzel kullanmışlardı beni, hatırladıkça gözlerim doluyor.

Burnumu çekip gözlerime dolan yaşları itekledim. Ağlamayacağım. Kıskanmayacağım. Gerçek olduğuna inanıp yine kendimi kandırmayacağım. Çok yaklaştım. Evime dönmeye bu kadar yaklaşmışken geri adım atamam. Hayır, bu kendime yaptığım en büyük kötülük olabilir.

"Kendine gel Yeol, geçti bak iyisiniz." Jongin kuzenimi sakinleştirmeye çalışırken onun kolları sıkıca Jongin'e tutunmuştu. "Gözlerimin önünde ölecekti. Dayanamam... Alfa bir şey yap lütfen." Chanyeol ağlamalarının arasında hıçkıra hıçkıra yalvardığında Jongin gözyaşlarını silmeye çalışıyordu. Yerini hemen yenileri aldığı için boşa çaba sarf ediyordu ama yine de durmadı. "Ölmesin, nolur!" Chanyeol sakinleşmek yerine daha fazla titremeye başladığında kıskançlığımın yerini şaşkınlığım almıştı. Buna gerçekten körü körüne inanıyorlardı. Sadece talihsiz bir olay yaşamıştık ve dikkatsizliğimiz üzerine tuz biber olmuştu. Olay bundan ibaretti aslında. Ama böyle düşünen tek kişi bendim. Onların inançları ise çok sağlamdı.

"Elimden bir şey gelmiyor biliyorsun." Jongin'in çaresiz fısıltısı kulaklarıma dolduğunda yerimde ürpermiştim. "Trende ölmesin. Çok kötü bir ölüm. Bunu hak etmiyor alfa." Chanyeol'un yalvarışları gittikçe sinirimi bozuyordu ama konuşmanın ortasına dalıp kimseyi kızdırmak istemiyordum.

Gar personellerinin ve güvenlik görevlilerinin insanları sakinleştirdiğini gördüğümde dikkatimi onlara verdim. Gardaki boruların patladığını ve ses yüzünden de eski saat kulesinin yıkıldığını söylüyor herkesin iyi olduğundan emin olmaya çalışıyorlardı. Gördüğüm kadarıyla yaralanan hiçkimse de yoktu zaten. O kargaşada bizim yaşadıklarımızı da kimse görmemiş olmalıydı çünkü personellerden biri saat devrildiğinde etrafta kimse olmadığı için şanslı olduklarını söylüyordu.

Trenlerin aynı seferlerine devam edeceği anonsu yapıldığında dikkatimi tekrar birbirine sıkıca sarılmış ikiliye çevirdim. "Trende ölmeyecek. Söz." Jongin onu bir şekilde ikna ettiğinde Chanyeol ağlamayı kesmişti. Sonunda birbirlerinden ayrılıp bana döndüklerinde dizlerime sardığım kollarımı gevşetip sırtımı biraz dikleştirdim.

Chanyeol'un gözleri gözlerime kenetlendiği anda tekrar yaşlarla dolmuştu. "Gitmesen olmaz mı Sehun?" Ağlaya ağlaya sorduğunda Jongin onu hemen uyardı. "Chanyeol. Hadi git dediğimi yap." Chanyeol istemeye istemeye ayağa kalkıp uzaklaştığında Jongin de yanıma gelip diz çökmüştü.

Flirt With Death ~ Sekai Where stories live. Discover now