Öpersem ısınır mısın?

2K 240 312
                                    

***

"Gidersen öleceksin Sehun."

***

Beni kandırmasına izin vermemeliydim. Zorla yutkunup konuşmaya çalıştım. "Ne zaman öleceğimi bilemezsin. Hayatım boyunca birçok kez ölümle burun buruna geldim. Şansım varsa yine kurtulurum, yoksa ölürüm. Bunun seninle bir ilgisi yok." Kendi inandıklarımı söylediğimde sözlerinin aklımı karıştırmaması için aynı şeyleri içimden tekrar ediyordum. Hayır. Beni kandırmasına izin vermeyecektim.

"Yanında olmazsam seni koruyamam. Uzaklaştığın her seferde nasıl zarar gördüğünü görmedin mi? Finlandiya'ya dönersen öleceksin. Hatta belki de o kadar bile zamanın kalmamıştır. Trende ya da gemide ölebilirsin. Bir kaza olabilir ya da biri bile isteye seni öldürebilir." Sözlerini hızlıca söyleyip sonunda durakladığında alnını saçlarıma yaslamıştı.

"Sehun. Gitme."

Daha fazla dayanamayıp oturduğum yerden kalktım. Ancak elleriyle masaya tutunmayı bırakmadığı için kollarının arasında sıkışmıştım. Bu kadar yakın olmayı planlamıyordum. İstemsizce kalçamı masaya yaslayıp aramıza biraz mesafe koymaya çalıştığımda tek adımıyla tekrar burnumun ucuna kadar yaklaşmıştı.

"Yanımda kalmalısın." Nefesi bu sefer yüzümü okşadığında en azından karşımda bir canavar görmediğim için şanslıydım. Gözlerindeki o kara boşluğu bu kadar yakından görseydim bayılabilirdim çünkü.

Bana doğru biraz daha eğildi. Beni daha önce öpmüştü. Dolapta saklanırken, otelde uyutmaya çalışırken, arabada kazayla... Hatta barda biraz ileri gidip boynumda bir iz bırakmıştı. Zehirlendiğimi sandığı geceden bahsetmek bile istemiyorum. Kısacası şimdiye dek fazlasıyla fiziksel temasta bulunmuştuk. Hiçbirinde şu an hissettiklerimi hissetmemiştim. Bana dokunmuyordu bile ama nefes almayı bırakmıştım. Sadece yakınımdaydı ve nefesini dudaklarımın üzerine üflüyordu.

Beni öpecek miydi? Üzerimdeki paniğin gerçek sebebi neydi? Beni öpmesinden mi yoksa bu kadar yaklaşmışken geri çekilmesinden mi korkuyordum? Eğer öperse olduğum yerde donup onu itememekten mi yoksa kendimi tutamayıp karşılık vermekten mi? Bu hisler bana mı aitti? Gözlerimi dudaklarından alamayan ben miydim? Yoksa ben kendimi henüz gerçekten tanıyamıyor, anlayamıyor muydum?

"Bir daha bana dokunmayacağını söylemiştin?" Soru sorar gibi mırıldandığımda bakışlarımı dudaklarından gözlerine çekmek işkence gibi gelmişti. "Sana dokunmuyorum." Sakince söylediğinde dizlerim titremeye başlamıştı ve düşecek gibi hissediyordum. "Dokunuyorsun." Başımı iki yana sallayarak söylediğimde bir kez daha "Dokunmuyorum." demişti sakince. Biri kafama sertçe vurmalıydı yoksa üzerimdeki sarhoşluğu atamayacaktım.

"Dokunmuyor musun?" Sesimi zorla duyurduğumda derin bir nefes aldı. "Ellerim masada." O halde neden dokunuyor gibi hissediyordum? Neden sanki parmakları tenimde geziyor gibiydi? Bakışları mı dokunuyordu yoksa? Dört bir yanım çevrilmiş gibiydi. Kafeste gibiydim yine ama dokunmuyor muydu sahiden? Sahi neden dokunmuyordu ki bana? Önceden hep dokunurdu oysa.

"Bir daha dokunmayacak mısın?" Ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu. Yoksa bu cümlenin başka bir açıklaması olamazdı. Gözlerini kıstığında cevap vermesine izin vermeden devam ettim. "Söz mü verdin bana? Bir daha dokunmayacağım demiştin. Başka alfalar alsın acını demiştin. Söz mü sayılıyor bu?"

Kaşlarını çattığında hızlıca itiraz etmişti. "Öyle demedim ben. Başka alfalar yok demiştim. Canın nasıl isterse öyle hatırlıyorsun." Sesi biraz sert çıkmaya başladığında ben buna bir cevap ararken o aramızdaki mesafeyi biraz daha azaltmıştı. "Verdiğim sözlere de güvenmediğini söylemiştin. Daha önceki sözümü tutamadım. Belki bunu da tutamam."

Flirt With Death ~ Sekai Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora