Onun kadar güzelsin ve onun kadar lanetli...

2.2K 232 426
                                    

***
'Bu gördüğün gerçek değil.'

Evet, gerçek olamazdı. Duygularımın içinde boğulmuş, zevkten bilincimi kaybetmiştim belli ki. Beynim bana oyun oynuyordu. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Bu yüzden içimden kendi kendime tekrar ettim. 'Bu gördüğün gerçek değil.'

Kendimi denemek için ellerimi korka korka omuzlarında gezdirdim. Tenini hissediyordum. Dahası içimde sertçe gidip gelişini, boynuma sakladığı yüzüyle de nefesini hissediyordum. Gördüklerim gerçek miydi o zaman?

Zorla yutkundum. Ona seslenmeliydim belki de ama tam aksine bölünmesini istemiyordum. Şimdi fark ederse geri çekilecek tıpkı benim gibi kafayı yiyecekti. Bu yüzden rahatlayana dek sessiz kalmalıydım.

Bir elimle başının arkasına sıkıca bastırdım. Görmemesi için boynumdan ayrılmamalıydı. Beline sardığım bacaklarımı da sıkıp onu iyice kendime çektiğimde kalçalarımı tekrar hareket ettirmeye ve onu içimde iyice sıkıştırmaya başlamıştım. İnlemeleri ve hırıltıları gittikçe artıyordu. Bilerek kendini tutuyor, daha uzun sürmesi için elinden geleni yapıyor gibiydi ama benim dayanacak gücüm kalmamıştı.

Kalbim deli gibi atıyordu. Daha önce avuçlarında yaktığı ateşi görmüştüm. Şimdi ise teninde süzülen ve Jongin hırslanıp hızlandıkça büyüyen alevler beni korkutuyordu. Suyla dolu bir küvette alevler içinde sevişiyordum ve tıpkı rüyamdaki gibi, yanmadığım için bu zerre kadar umrumda değildi. Tek korktuğum bütün kalenin ateşler içinde kalması ve sevişmemizin yangın yerine dönmesiydi.

Trendeki rüyamı hatırlamak karnımın kasılmasına sebep olduğunda yapabilirmişim gibi ona daha sıkı sarılmıştım. O rüyada Jongin'in kucağında alevler içindeydim ve bana kıyafetlerimizi küle çevirişini izletiyordu. Avucundaki ateşi yüzüme yaklaştırdığında korkup geri çekilmiştim ama 'Bu ateş seni yakmaz, uyuyan güzel. Kaçma benden.' demişti. Dediği gibi de oldu. Onunla teninde gezen ateşler içinde sevişirken, beni hiç yakmadı. Şimdi rüyam tamamıyla gerçek olmuştu ve allak bullak olan kafamın aksine kurdum kafayı yemiş gibi dinçti. Sırtımı küvete yaslayıp altında yatıyor olmam onu çıldırtıyordu. Daha fazla hissetmek için harekete geçmemi istiyordu ama ben Jongin'in fark ettiği anda geri çekileceğinden emindim. Bu yüzden başını boynumda tutmak zorundaydım.

Dudaklarımı biraz çekinerek boynuna bastırdığımda alevleri yüzümde hissetmek beni gerse de birkaç saniye sonra umursamazsa dişlerimi geçirmiştim tenine. Jongin titreyerek rahatladığında içimde hissettiğim sıcak sıvı başımı döndürmüştü. Bitene dek yavaş birkaç hareket daha yaptı. Sonunda yüzünü boynumdan çektiğinde gözlerini gözlerime dikmiş ve beni öpmek için eğildiğinde ise yanağımı tutmak için yükselen elindeki ateşi görüp duraksamıştı.

Simsiyah gözleri kocaman açıldı. Elindeki ateşten kurtulmaya çalıştığında kendini hızlıca küvetin öbür kısmına atmış ve alevlerin kollarında, omuzlarında, göğsünde... her yerinde olduğunu görünce anlamsız şeyler mırıldanmış ve suçlulukla bakan gözleri bana dönmüştü. "Seni yaktım!" Ellerini gözlerine bastırıp kendini durdurmaya çalıştığında paniklediği için alevler büyüdükçe büyüyordu.

"Jongin, sakin ol." Ses tonumu olabildiğince ılımlı tutmaya çalıştığımda ondan korkmadığımı, bana zarar vermediğini göstermek istiyordum. Uzandığım yerden zorlukla doğrulduğumda sudaki hareketliliği hissetmiş gibi paniği arttı. "Uzaklaş Sehun! Kendimi kontrol edemiyorum!" Ellerini oymak ister gibi gözlerine bastırdığını ve kanatlarının çıkmasını engellemek için omuzlarını ve sırtını kastığını gördüğümde kalbime bir bıçak saplanmış gibi yanmıştı canım. O hep çok güçlüydü ve onu böyle görmek istemiyordum.

Flirt With Death ~ Sekai Where stories live. Discover now