Yanlış Kararlar

2K 241 137
                                    

Araçtan indik.

Nasıl indiğimizi hiç sormayın. Chanyeol eliyle ağzımı kapatana dek durmaksızın Jongin'e küfür etmiştim ve o sadece gülmüştü.

Sonunda birazcık sakinleşip etrafıma baktığımda ise büyük bir kalabalığın ortasındaydık.

Festival alanı çeşitli ışıklandırmalar ve süslerle gecenin karanlığında bir harikalar diyarı gibi parlıyordu. Kalabalığın gürültüsü ve kahkahaları müzik sesine karışıyor hatta bazen onu bastırıyordu. Peki bilin bakalım bu ortamda suratı asık, kaşları çatık olan tek kişi kimdi? Evet, ben!

Etrafta birkaç polis aracı farklı yerlere konumlanmıştı ancak halkın arasına karışmış sivillerin olduğuna da emindim. Festival alanına girmek yerine oraya yakın bir lokantaya yürüdük. Bize uzun bir masa ayarladılar ve tıpkı evdeki gibi herkes kendi yerine oturdu. Suho masanın bir diğer ucunda en sondayken Yixing Jongin'in sağ çaprazında, yani karşımda oturuyordu. Bu oturuş düzeninin bir sebebi olduğuna emindim ancak henüz mantığını çözebilmiş değildim.

Etraftaki tek tük insanlar sürekli kaçamak bakışlarla bizim masaya bakıyordu. Oysa dışarıdan bakıldığında yemek yemeye gelmiş normal bir gruptan farklı değildik. Belki de tek fark herkes huzurlu görünürken benim yemeğimi beğenmemiş gibi görünen surat ifademdi. Aslında çatalımı yere düşürdüğüm için yenisini getiren garsonun çekine çekine benimle ilgilenmesine gerek yoktu. Çünkü benim derdim ne O, ne yemekler ne de restoranla ilgili herhangi bir şey değildi. Derdim çaprazımda oturup hala çaktırmadan benimle alay eden Alfa bozuntusuylaydı.

Buna rağmen, onu görmezden gelmeye çalıştım. Sessiz sakin bir yemek faslını atlatıp oyalanmadan festival alanına girdiğimizde Jongin etraftaki her yeri dolanmaları, mümkün olduğunca çok kişiye görünmeleri gerektiğinden bahsediyordu.

Hep birlikte ordu gibi göründüğümüz için ayrılacaktık. Jongin bana doğru bir adım atıp bileğimi tutacak gibi olduğunda ondan hızlı davranmış kollarımı göğsümde bağlamıştım. "Alfalardan nefret ettiğimi söylemiştim. Yakınlık kotanı çoktan aştın." Kaşlarımı çatmıştım ve ne kadar kaba göründüğüm umrumda değildi.

Tek kaşını kaldırıp ellerini ceplerine koydu. "Misafirimi korumak istememde yanlış olan ne var?" Diğerleri bizi hiç takmadan dört bir yana dağılırken biz hala olduğumuz yerde tartışıyorduk. "Benim alfammışsın gibi davranma. Korumana ihtiyacım yok." Kabul edelim, uyurken beni koruması hoşuma gitmişti ancak bu ona gıcık olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.

Gülümsedi. Sanki hiçbir şey onu kızdıramaz, keyfini kaçıramazmış gibiydi. "Festivali tek başıma mı gezeyim yani? Böyle yakışıklı birinin yalnız olması çok saçma olmaz mı? Sonra beni kurtlar kuzular kapmasın?" Daha önce olanlara gönderme yapıp göz kırptığında yüzündeki sırıtışı tek yumrukla dağıtmak istiyordum. Ancak adam karşımda dağ gibiydi ve durduk yere parmaklarımı kırmama da hiç lüzum yoktu.

"Yalnız kalmak istemiyorsan yanına yakışacak güzel birini bulmaya ne dersin?" Bu sefer şaşırmıştı ve ben biraz önce söylediklerimden uzun bir süre boyunca pişman olacaktım.

"Sehun, sana iltifat etmemi istiyorsun değil mi?" Bıkkınca nefes verip göz devirdim. Aslında bu konunun hemen kapanmasını istiyordum. "Siktir git Jongin."

Yürümeye başladığımda arkamdan kahkaha atıyordu, her zamanki gibi dalga geçecekti. Hızlanıp bana yetişti. Kolunu omzuma atacağını hissettiğimde yana doğru birkaç adım atıp tekrar kaşlarımı çatmıştım. "Sakın dokunma bana." Bu gidişle alnım genç yaşımda kırış kırış olacaktı.

Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp gülmeye devam ettiğinde yanımda yürüyordu ancak ellerini tekrar ceplerine sokmuştu. "Tanrım! Resmen iltifat bekledin." Kıkır kıkır gülmeye devam ettiğinde durup ona döndüm.

Flirt With Death ~ Sekai Where stories live. Discover now