SayMayalıM

2.4K 225 405
                                    

***
Vik vik ağlayacaklar ve bana sövüp duracaklar için şimdiden uyarıyorum; başlıkta da gördüğünüz gibi bu bölüm oldukça ateşli olacak.
Covid-19 tedbirleri sebebiyle ateşi halihazırda 37.5 ve üstünde olanlara, sekai etkisiyle havale geçirme riskine karşı, bölüme girmeden önce yüzlerine soğuk bir su çarpmalarını öneriyor ve iyi seyirler diliyorum. -QL

***

Jongin ateşin beden bulmuş haliydi. Söylediğimiz sözler romantik anlamı bir yana aslında gerçeğin ta kendisiydi. Ne zaman sinirlense ya da aramızdaki çekim böyle kuvvetlense teni cayır cayır yanıyordu. Kanım çekilmiş gibi buz kesen parmaklarımı onun ensesinde ve boynunda ısıtmaya çalışırken, dudaklarımı dudaklarına, vücudumu vücuduna daha çok bastırmaya çalışmam da bu yüzdendi belki de. Jongin öylesine sıcaktı ki, çıplak bacaklarımda gezen parmakları sayesinde kalenin soğuğuna aldırış etmeden onu öyle saatlerce öpebilirdim.

Aramızdaki kısa boy farkını ayak ucumda durarak kapatmaktan yorulduğumda, dudaklarımızı bir saniyeliğine ayırmak için geri çekilmeye çalışmış ama dişlerini alt dudağıma sapladığından bundan hemen vazgeçmiştim. Zaten görünüşe bakılırsa başka çarem de yoktu. Gözlerimizi aynı anda açtık. Alt dudağım hala dişlerinin arasındaydı ve birbirimizin nefesini soluyorduk. Ayak parmaklarım kopacak kadar ağrımasaydı buna devam edecektim ama dizlerim bile titremeye başlamıştı. Boynuna daha sıkı tutunup destek almaya çalıştığımda gözlerini gözlerimden hala çekmemişti. Bacaklarımdaki elleri sürüne sürüne kalçalarımın altına tırmandı. Dişlediği dudağımı sonunda bıraktığında diliyle aynı yeri ıslatmış ve ben henüz ayaklarımın ağrısını unutup kendimi bu büyüye kaptıramadan beni yukarı doğru çekmişti.

Elleri kalçalarımı sıkıca tutmuş ve refleksle bacaklarımı beline doladığımda sırtımı tekrar duvarla buluşturmuştu. Bu sefer beni nazikçe öptü. Sadece birkaç kelebek öpücüğü. Belki de alışmamı bekliyordu ama aramızdaki yoğunluk o kadar fazlaydı ki bu minik temaslar bile beni mahvediyordu.

Beni duvarla kendisi arasında iyice sıkıştırdıktan bir an sonra öpücüğü hızlandı. Dili dilime ulaşmış, ağzımdan anlamsız minik sesler çıkarken elleri kalçalarımdan gömleğimin altına sızıp çıplak belimi okşamıştı. Ürperip belimi kıvırdığımda düşmemek için beline sardığım bacaklarımı iyice sıktım. Böylece bana biraz daha yaklaşmıştı. Ellerimden biri saçlarına tutunduğunda diğeriyle ensesini, omzunu ve sırtını okşamaya başlamıştım. Hem ateşli hem de nazikçe sevmek istiyordum onu. Kafam o kadar karışıktı ki ne yaptığımı ben bile bilmiyordum. Bir an için alt dudağını ısırma şansını yakaladığımda Jongin gözlerimi karartacak o şeyi yaptı. Belini bana iyice itip kasıklarını benimkilere yasladı. Bu sefer ağzımdan çıkan anlamsız bir mırıltı değil açık bir inlemeydi. Henüz bunun şokunu atlatamadan belimden tekrar kalçalarıma indirdiği elleriyle bana yön verip dairesel bir hareket yaptığında bu sefer ormanı inleten gerçekten benim çığlığımdı.

Jongin durmadı. Aynı harekete dudaklarıma inleyerek devam ettiğinde ve ben kendi sesimi duyamayacak kadar zevke bulandığımda pencerede bizi izleyen polisler, aşağıda yaralı olan Baekhyun ve onun başında durup bizi açıkça duyabilen kuzenim  Chanyeol... hepsini unutuvermiştim. Kendimi öylesine kaptırmıştım ki bunun sadece polislere karşı yaptığımız bir şov olduğunu da unutmuştum. Elim hangi cesaretle indi pantolonunun düğmesine, onu nasıl açtım ve ayaklarımla pantolonunu aşağıya doğru itip 'koltuğa otur' emrini nasıl verdim bilmiyorum. Jongin dizlerine kadar sıyırmayı başardığım pantolonundan ben henüz kucağındayken kurtuldu ve beni deli gibi öpmeye devam ederken sözümü dinledi.

Flirt With Death ~ Sekai Where stories live. Discover now