39

7K 498 452
                                    

YALNIZ

Nazan gümüş kol saatine baktıktan sonra üzerindeki kırmızı blazer ceketin kollarını düzeltti. Beyaz gömleğini ve diz altı kalem eteğini aynadan kontrol ettikten sonra evin içinde, ayakta gezinen Eda'ya döndürdü gözlerini. "İki saat sonra her şey bitecek." Geriye doğru taranmış kısa sarı saçlarını eliyle sanki bozulmasından korkar gibi düzeltti. "Resmi evraklar hafta içinde halledilebileceği için devir işlemleri bugüne kaldı. Saat üçte noterde buluşacağız ve ondan sonra seninle birlikte yeni kanalımız için çok çalışmamız gerekecek."

Bir şey söyleyecek gibi duran Eda'ya doğru yürüdü. "Bir sorun mu var?" Diye sordu onu baştan ayağa süzerek. "Günler önce en az benim kadar hevesliydin fakat şu an hiç de mutlu değil gibisin."

"Yedeklemiş miydin?" Eda dudağının içini dişledi. "O kayıttan elinde başka var mı?"

"Hayır." Nazan bu soruyu saçma bulmuşçasına yüzünü kırıştırdı. "Geçen akşam..." Gülümsedi belli belirsiz, söylediği akşamı hatırladığında. "Sana gösterdiğim yerde aslı var yalnızca. Seni tedirgin etmemek için kopyalamayacağımı söyledim. İstediğimi de bugün alacağıma göre bir yedeğine ihtiyacım yok."

Eda bir şey söylemezken Nazan ondaki tuhaf durumdan hoşlanmayan ama o gün için odaklanması gereken konudan sapmak da istemeyen bir tavırla evinin yatak odasına yöneldi. Arkasından aceleci olmadan gelen Eda'yla birlikte yatak odasına girdi ve komidine ilerledi.

"Sana söylemem gereken bir şey var." Eda, sinirli bir gerginlikle elleriyle oynadı. "Nazan..."

Nazan komidinin çekmecesinden aldığı anahtarı elinde tutarken komidini kenara çekti ve halının kenarını kaldırırken Eda'ya döndü yüzünü. "Bana söylemen gereken bir şey var?" Dedi bu tonlamadan ve cümleden hoşlanmadığını göstererek. "Modumu düşürecek bir konuda olmadığını umuyorum?"

Eda söylemekle söylememek arasında kaldığı uzun süre sonunda bir çırpıda "Orada USB yok." Dedi yeri göstererek. "Onu oradan, geçen akşam sen duştayken aldım."

Nazan tek kaşını sertçe kaldırdı. Eda'nın söylediğini bir an idrak edemeyerek duraksadı ve sonra parkenin içine gizlenmiş kasayı elindeki küçük anahtarla açtı. Küçük kasa bölmesinde elini gezdirdi. "Kahretsin." Dedi bunun doğru olduğunu ve USB'nin gerçekten orada olmadığını anlarken. "Şaka değil mi?" Sesi belki de ilk kez bu kadar kendisini kaybettiren bir öfkeden titrerken "Yok..." dedi ama inatla orada olmayanı aramayı sürdürdü. "Hayır..."

Kasayı sertçe kapatıp ayağa kalktı bulamayacağını kabullendiğinde ve ince topukları parkeye delercesine çarparken Eda'nın üzerine yürüdü hiddetle. Onun olduğu yerde durarak kendisinden çekinmemesine karşılık gözlerini büyüttü Nazan. "Ne yaptın sen?" Sesi gürdü. "Eda, kayıt nerede?"

"Arhan senden kaydı alıp ona götürmemi istedi ve sana bunu söylemememi, başka seçeneğim yoktu. Beni tehdit etti. Ya seni ya da kendimi seçecektim. Defile gecesi ona istediğini verdim."

"Bana ihanet ettin."

Eda, Nazan'ın öfkeden büyüyen gözlerinde onu tanıdığı günden o yana ilk kez gözyaşı gördü. Huzursuz bir nefes alıp verirken yüksek bir yerden boşluğa düştüğünü hissetti. "Üzgünüm Nazan."

"Senin için bu kadar bekledim." Nazan sesini azaltmazken karşısındaki genç kadının iki göz bebeği arasında bakışlarıyla mekik dokudu. "Senin o kamptan çıkmanı ve istediğin gibi Nil'in elenmesini kendi çıkarlarımın önünde tuttum. İki haftadır sadece senin daha iyi hissetmene vaktimi harcadım ve bugün tam da kendi emelime ulaşacakken, seni de benimle birlikte zirveye taşıyacakken yaptıklarım karşılığında aldığım bu mu?"

Şöhretin Esiri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin