25 / 2

8.5K 506 485
                                    

SPONSOR

Arhan'ın kendisi için aldığı tüm kıyafetler, takılar, ayakkabı ve çantalar mağazanın çıkışında bekleyen iki araçtan arkadakine yüklenirken iki elleriyle tuttukları paketleri sırayla arabaya taşıyan insanlara baktı Nil. Arka arkaya dizilmiş kişilerin mağazadan çıkardıkları paketleri arabaya yükleyip geri dönmeleri ve yeniden elleri dolu şekilde mağazadan araca yürümeleri saatlerce izleyebileceği bir görüntüydü. Çünkü bu koşuşturmacanın öznesi kendisiydi. Tam anlamıyla bir prensesin hizmetkarlarını görür gibiydi. Prenses kelimesinin içeriği kendi karakteriyle pek örtüşmese de...

Öndeki arabanın kaldırım kısmındaki sağ arka kapısı kendisi için şoför tarafından açıldığında arkadaki arabaya kısa bir süre daha bakmayı sürdürdü ve sonra arka deri koltuğa yerleşti Nil. Bedeni haz doluydu. Yol tarafındaki sol arka kapıdan binerek yanına yerleşen Arhan'a çevirdi yüzünü.

Yanındaki adamı izledi, ona karşı hissettiklerini düşündü. Artık yalnızca fiziksel bir çekim olarak tanımlayamazdı onu. Ama aşk da diyemezdi hala. Yine de istediği her şeye sahip bir adamdı Arhan; dış görünüşü, tatlı sert halleri, sürprizli tavırları ve dahasıyla istediği tüm özelliklerin vücut bulmuş haliydi. Yanındaki kadını değersiz bir mal parçası gibi görmeyen, aksine centilmenliğiyle gittikçe kendisine daha da hayran bırakan bir adamdı.

Ablasının sözleri hala beyninin içinde, bir köşede asılı ve unutulmamayı bekleyen halleriyle duruyordu. Fakat hatalı olduğunu bildiği bu seçimden; içten içe doğruluğuna inandığı o sözlere rağmen bir gram dahi pişman değildi. Olacaksa da o gün bu gün değildi. Bunu kesin olarak biliyordu.

"Nereye gidiyoruz şimdi?"

"Buraya birkaç kilometre mesafede bulunan restoranlar birine." Arhan yoldaki gözlerini Nil'e çevirdi. "Seni tanıştırmak istediğim birileri var."

"Öyle mi?" Nil bu son cümle ile meraklandı. "Kim?"

"Yarışmada sana sponsor olmak için seni tanımak isteyen bir markanın İngiltere'deki önemli bir ismiyle tanışacaksın." Bilinçli olarak o gün görüştüğü kadına kurduğu cümleye karşılık Nil'e doğru bilgi verdi Arhan. "Karşı taraf; bunun bir sponsorluk yemeği olduğunu senin bilmediğini düşünecek. Habersiz gibi, doğal halinle onları ikna etmeni istiyorum."

"Sponsor..." Nil Arhan'ın kendisini sıradan bir marka için bu kadar süsleyip sunmayacağını bilirken heyecan duydu. "Peki neden bilmememi değil de bilmiyor gibi davranmamı istiyorsun?"

"Bilmezsen ve bunu sana art niyetli olarak söylerlerse ki eminim birazdan tanışacağın Ayda gecenin sonuna kalmadan bunu yapacak; ne tepki vereceğini tahmin edebiliyorum. Farklı yorumlayacaksın. Bu yüzden bilmeni ama bilmiyor görünmeni istiyorum." Göz kırptı Nil'e Arhan. "Böylece seni kazanacağım ama birini de test edeceğim."

Nil onun kurnazlığına karşı gülümsedi. "Beni bugün çoktan kazandın." Yola baktı. Arhan'ın da dediği gibi çok da uzak olmayan bir mesafeyi tüketen araç Hyde Park'ın etrafından ayrılmadan bir hotele doğru yaklaştı.

Giriş kapısına doğru giden arabada dışarıyı izlemeyi sürdürdüğünde döner kapıdan içeriye arka arkaya sıralanmış şekilde giren şık giyimli insanları, çiftleri gördü Nil. Her biri kaliteli olduğunu dışavuran grand tuvalet giysilerin içinde birbiriyle şıklık yarışı içinde gibilerdi. Kendisinin üzerindeki altın rengi takılarla kombinlenmiş elbise ve şal kürk onlardan hiç de aşağı kalır değildi. Bu nedenle fazlasıyla kendinden emindi Nil. Hatta elbisesini dikkatleri belki de onlardan çok daha üzerine çekecek kadar iyi taşıdığına emindi.

Şöhretin Esiri Where stories live. Discover now