5

10.8K 722 191
                                    

KARANLIK

"Ne yapacağını tam olarak anladın, değil mi?"

Eda, sabahın ilk saatlerinde, dikkatini karşısındaki arkadaşı Okay'a verdi. Duruşunda hırslı bir isteğin yansımaları vardı.

"Anlamasına anladım da..." Okay onun aksine pek de istekli değildi. Tedirgindi. Gözleri gergince oynarken eliyle kumral, dalgalı saçlarını karıştırdı. "Eda, bu iş riskli," dedi. "Sırf kariyerini kurtar diye yardımcı olmayı kabul ettim ama eğer yakalanırsam... benimki de güme gidecek. Eminim bu bizden başkalarının da aklına gelmiştir ama kimse cesaret etmiyor, sektörün tek akıllısı biz miyiz?"

"Okay, abartma." Eda bıkkın bir tavırla göz devirdi. "Paniklemez ve Arhan'ı uzaktan takip edersen yakalanma gibi bir lüksün olamaz." Okay'ın kollarını iki yanından tuttu destek olurcasına. "Beni o gün görmemiş olsa senin yerine bunu ben yapardım söyledim ama seni hiç görmedi ve tanımıyor. Dikkatini bile çekmezsin."

Villaların yan yana dizili durduğu geniş sokakta, sokağın uzakta kalan diğer ucunu işaret etti. "Hadi," dedi. "Bir saate kalmaz çıkar evden. Kamp yerine değil de kanala giderse orada biraz oyalanır çıkmasını beklersin ve tekrar takip edersin. Bugün mutlaka o kampa gidecek. Biz de yerini öğrenip ilk hedefimize ulaşacağız."

"Tamam, yapacağım." Dedi Okay. "Ama Peker'e de ihanet etmek gibi geliyor bu arkadan iş çevirme konusu söyleyeyim, kaç yıl birlikte çalıştık... vallahi hiç içime sinmedi bu plan."

"Peker bizden biri değil Okay. Muhabirken evet öyleydi ama yükselmek ve şimdi olduğu yere ulaşmak için birlikte yiyip içtiği kaç kişiyi nasıl ezip geçti ikimiz de biliyoruz. O da hiç masum değil. Bu konuda vicdan yapacak bir şey yok. Üstelik ben kanaldan atılırken kılını bile kıpırdatmadı, düşüneceğim en son kişi Peker, senin de öyle olmalı."

"Haklısın." Okay doksan model Suzuki Samurai aracına doğru hareketlendi. Eda'nın cümleleri tedirginliğini ufak bir miktar da olsa azaltmış gibiydi. Aracına bindi, kaldırımda duran Eda'ya el işaretiyle veda edip Arhan'ın evinin önüne doğru ağır ağır ilerledi.

Birkaç magazincinin hazır durduğu evin önüne tam yanaşmadan karşı kaldırımın geride kalan kısmına arabayı park edip durdurdu ve gizlendiği noktada onun çıkışını beklerken güneş gözlüklerini taktı.

"Günaydın Arhan Bey!"
"The QSM için kamp alanına giriş gerçekleşmiş dün gece, öyle mi?"
"Yarışma başladı mı efendim?"
"Neden cuma değil de dün?"
"Kızları bir arada ne zaman göreceğiz?"

Magazincilerin hareketlenmesiyle Okay da yerinde kıpırdandı. Magazincilerin arasından yarım yamalak görebildiği siyah takım elbiseli adamın Arhan olduğunu fark etti ve onun gelen sorulara kısa bir kaç yanıt verirken siyah güneş gözlüklerini taktığını gördü. Diğerleri ile konuşmasını bitireceği, evin önüne çıkarılmış olan aracına bineceği anı bekledi.

Arhan, bu anlarda, sabahın o saatinde karşısında bulmaktan pek de hoşlanmadığı habercilere yarışma ile ilgili bilgi veren birkaç cümle kurmakta yetindi ve "Detayların kalanını bundan sonra sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz," dedi. "İyi çalışmalar hepinize."

Arkasından birkaç soru daha sorulduğunu duysa da onları duymamazlıktan gelen umursamaz bir tavırla şoför kapısından siyah renkteki Cadillac aracına binip yola çıktı Arhan.

Şöhretin Esiri Where stories live. Discover now