42

5.6K 479 351
                                    

NEON

"Bu doğru bir poz tekniği değil."

Nil, C şeklindeki sandalyelerin ortasında elini beline koyarak kalçasını dışarıya çıkartırken köşeden kendisini izleyen Orkun'a baktı. "Anlamadım?" Dedi anlasa da onun düzeltmesini isteyen bir tavırla. "Daha önce bize Poz Pratik dersi veren eğitmenimiz tam da bu duruşu gösterdi."

"O zaman kendisi yeterince iyi bir pozlama eğitmeni değilmiş." Ona doğru yaklaşarak Nil'in belindeki elini daha aşağıya indirdi ve "Red Light vitrininde değilsin." Dedi kalçasını işaret ederek. "Onu da biraz geriye çek, bu kadar davetkar şekilde dışarıya fırlatma."

"Bu pozla yapılan bir çekimim tam iki yüz bin beğeni aldı, bence hata eski eğitmenimizde değil. Sizin düz duvar gibi durmamızı isteyen tekniğinizde."

"Popona dönüp dönüp bakmak isteyen sapıklar beğenmiş olmalı o zaman." Boynundaki aksesuar olarak taktığı atkıyı düzelterek Dora'yı parmaklarını oynattı Orkun yanına çağırdı. "Evet son isim, sıradaki."

Nil kollarını göğsünde bağlayarak bir adım kenara çekildi ve ortaya gelip poza giren Dora'ya baktı. Dümdüz dururken sadece bir dizini kırmış ve elini kalçasının kenarına koymuştu. Nil'e göre asla çekici bir duruş değildi, sönüktü.

"İşte bu." Orkun yanındaki Dora'ya gururlu bir bakış attı ve sandalyelerdeki iki kıza çevirdi sonra bakışlarını. "Bu pozun yüzde yüzlük doğru duruşu budur. Hepiniz zihninize Dora'nın görüntüsünü fotoğraf olarak yollayın."

"Bu duruşta, böyle tahta gibi poz verip on bin beğeninin üzerine çıkabilecek olan birini bulursanız tebrik etmem için ilk bana getirin."

Orkun Nil'in ukala ses tonuna karşılık sesli bir soluk alırken büyük, renkli kol saatine baktı. "Ders bitmiştir." Dedi. "Stüdyo çekimleriniz yarım saat sonra. Gidip hazırlanmaya başlayın. Hemen."

Melodi ve Venüs odadan çıkarlarken Dora hırkasına uzanır gibi yaparak Nil'e yaklaşıp fısıldadı. "İşte böyle." Dedi alaycı gülümsemesiyle. "Artık kamp benim. Son gülen iyi gülermiş."

"Son gülüşe daha üç hafta var." Dedi Nil. "Bu kadar erken gülmeye başlarsan yanakların ağrıyıp düşer, son gece yani, final gecesi, somurtmak zorunda kalırsın."

Dora gözlerini devirip gittiğinde tiyatro sahnesine koyduğu çantasına elindeki kağıtları koyarak çıkmaya hazırlanan jüriye doğru yaklaştı Nil. "Benimle derdiniz ne?"

"Anlamadım?" Orkun sinir bozucu bir anlamaz tavırla baktı ona. "Seninle bir derdim var gibi mi görünüyor?"

"Fazlasıyla." Nil çenesini kaldırıp adama dikkatle baktı. "Kampa geçen hafta Pazartesi geldim ve bugün Çarşamba. Bir haftadan fazla süredir buradayım ama sizinle oturup tek bir konuda sohbet bile etmedik. Buna rağmen, beni tanımamanıza rağmen ilk andan bu yana ne söylesem ne yapsam bana ters gidiyorsunuz. Bilmediğim bir karın ağrınız mı var benimle ilgili?"

Kaşlarını düşünür gibi çattı Nil. "Ya da şöyle mi sormalıydım; Dora ile aranızdaki aşırı samimiyet mi bana karşı bu kadar önyargılı bir cephe almanıza sebep? Dün gece onun odasından gelen gülüşme seslerini duydum, demek ki bayağı bir yakınsınız."

"Her yarışmacıya eşit ve adilim." Orkun sinirlecek gibi olsa da kendisini tutarak konuştu. "Ama seni tanımadığım konusunda yanılıyorsun. Yarışmanın başından itibaren sıkı bir takipçisiydim ve Nil nasıl bir yarışmacı olduğunu çok iyi biliyorum. Hissettiğin şey belki de bundan kaynaklıdır; şımarık ve ego bombası kızları pek sevmem."

Şöhretin Esiri Where stories live. Discover now