Ana Dilim Aşk 1 ❤ 17

85.1K 3.2K 156
                                    

EFLAL

''Nerede kaldı bu çocuk yahu? Gören de kahveleri Yemen'den getiriyor sanacak.''
''Hayır bu iş yerinde de böyleyse, tabi ki gecesini gündüze katıp çalışır açığını kapatmak için.''
Mert'in haddinden fazla kafeteryada kalmasına Eren ve Doğu kendince espri yaparken ayağa kalktım. ''Belki sıra vardır. Ben gidip bir bakayım.'' Koşar adım kafeteryaya doğru yürüdüm. İçeriye adım atmamla ayakta dikilen iki kişiyi görmem bir oldu. Mert'in önündeki sarışın kızın yüzünü göremiyordum ama Mert'in ona güldüğünü fark etmemle boğazıma bir şeyin saplandığını hissettim. Boğazım acımıyordu ama sanki nefes alamıyordum. Mert beni görmeden gerisin geri kafeteryadan çıktım. Elimi boğazıma götürüp ovalayarak bu hissi geçirmeye çalıştım. Kapının önünde yakalanmamak için yürümeye başladım. Bizimkilere durumu çaktırmayacak bir şey bulmalıyım diye düşünürken Atakan'la göz göze geldim. Kaşları çatılmış, sorgular bir şekilde bakıyordu. Belki de bana bakmıyordu ama şu anda kime baktığını düşünemeyecek kadar halsiz hissediyordum. Bir anda bana ne olmuştu böyle.
Bizimkilerin yanına vardığımda gözler bana çevrildi. Yüzlerindeki eğlenir gibi duran ifade saniyesinde yok oldu.
''Eflal, Mert nerede?''
''Ne oldu?''
''Rengi atmış la bunun?''
Yerime oturdum. Hayal'in suyundan bir yudum aldıktan sonra derin bir nefes almaya çalıştım. ''Tansiyonum düştü sanırım. Yarı yoldan döndüm,'' diye yalan atarken Hayal tekrar Mert'in nerede olduğunu sordu.
''Hah geliyor. Hele şükür be oğlum.''
Hayal'e doğru dönüp Mert'in yüzümü görmesini engelledim. Neden böyle bir şey yaptığımı sorgulayan kıza dudaklarımı kıpırdatarak ''Sonra konuşuruz,'' dedim. Başını tamam anlamında salladı. Bakışları arkamdaki bir yere kayınca Mert'in tepemizde dikildiğini anlamış oldum.
''Çok mu sıra vardı?''
''Hayır,'' diyen Mert tepsiyi masanın ortasına koydu. Yanımdaki sandalyesine otururken biraz daha arkamı döndüm. Fısıltılar duyuyordum. Sanırım Mert neyim olduğunu soruyordu ve adım, kulağıma yakın bir yerde duyuldu.
''Eflal.''
Sanırım kaçmaya çalışmanın bir anlamı yoktu. Rengimin biraz düzelmiş olmasını umarak yavaşça masaya doğru döndüm. Beni gördüğü an kaşları çatılan Mert ''Neyin var?'' diye sorup ellerini yanaklarıma yerleştirdi. Daha sonra alnımda ve boynumda dolaştırırken ''Hasta mısın?'' diye sordu. Tam cevap verecektim ki, Doğu lafa atlayıp ''Sana bakmak için peşinden geldi. Tansiyonu düşünce geri döndü,'' dedi. İşte o an Mert'in bakışlarındaki kıpırtı, neden bu halde olduğumu anladığını belli etmişti. Tepki vermedim. Sadece ellerini tenimden ayırana kadar gözlerinin içine baktım. Anladıysa gözlerimle çok şey anlatmıştım.
''Yılbaşı balosuna davetliyiz.''
Duyduğum şey doğru muydu? Yılbaşı balosu nereden çıkmıştı. Yoksa o kızla bunu mu konuşuyordu. O havalı tip neden bizi bir yere davet etsin ki. Etse etse Mert'i ederdi. Gitmek istiyor muydu acaba? Arkadaşlarım olmadan gelmem demişti de kız zorunluluktan onlarda gelsin mi demişti?
''Kim davet etti?''
Mert kahvesine uzanırken ''Efsa diye biri,'' dedi. Şaka yapıyor olmalıydı. O kız, bizi bir yere mi davet etmişti? Kesin bunun altından bir şey çıkacaktı. Öte yandan Mert o gıcık kıza mı gülümsemişti. Allah'ım içim daralıyor...
Mert kahvesini yudumlarken konuştukları şeyleri anlattı. Katılmayı bırak, televizyondaki diziler haricinde daha önce hiç yılbaşı balosu görmemiştim. Başka biri davet etmiş olsa, şu anda heyecandan deliye dönmüş olabilirdim ama o kız... Nedense kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordum.
''Ee ne yapacağız?'' diye soran Doğu'yla düşüncelerimden ayrıldım. Merakla Mert'e baktığımda beni izlediğini gördüm. O kızla bu davet işi için konuşmuş olabilirdi ama bu gülmesinin nedenini açıklamıyordu. ''Gitmeyeceğiz,'' dediğinde göz kapaklarım olabildiğince birbirinden uzaklaştı.
''Neden?'' diye sorduğum soruya ''Neden gidelim?'' diye cevap verdi. Madem yetimleri topluma kazandırmak gibi bir proje var, önümüzde de koca bir gelecek... Neden bu gece gitmeyeceğiz ki? Yoksa bilmediğim bir şeyler mi konuşmuşlardı o kızla? Allah'ım ben bu çocuğu neden bu kadar kıskanıyordum. Hayır. Kıskanmıyorum. Sadece sinir oluyorum.
''Çünkü yetimler için düzenlenen bir gece.''
Doğu'nun lafa karışmasıyla dikkatim ona kaydı. İlk kez bana katılan bir şey söylemişti. ''Hem geleceğimiz için bir adım olabilir,'' diye devam etmesiyle Mert tıslar gibi güldü. ''Onlardan gelen yardım kusur kalsın.'' Şimdi anlamıştım. Gitmek istememesinin nedeni yine zenginlik ve zengin insanlarla ilgili düşünceleriydi. Eren saatine bakarken sıkıntıyla iç çekti. Elindeki kahvesini fondip yaptı ve sandalyesini geriye sürterek ayağa kalktı.
''Nasılsa daha zaman var gençler. Zaman olmayan şeyse, ders. Geç kalacağız. Hadi.''
* *

MERT

ANA DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now