Ana Dilim Aşk 2 ❤ 21

6.6K 436 37
                                    

EFSA
İnsanların çift yaratıldığı ile ilgili bir çok hikâye duymuştum ama çevremdeki iki kişinin birbirine bu kadar benzediğine daha önce hiç şahitlik etmemiştim. Sanki Eflal'i klonlayıp, bir zaman makinesine koymuşlardı ve neredeyse 20 yıl sonrasına götürmüşlerdi. Ölmediğini bilsem, babamın anlattıklarından, annem olduğu çıkarımını bile yapacak bir benzerlikti bu. Eflal bunun farkında değil miydi? Belki de farkında olduğu için bu kadar rahattı. Acaba annemin tarafından bir akrabası mıydı?

Aurası ve yaydığı enerji, tanıdığım herkesten farklı olan kadın, aniden bana doğru yürümeye başladı. Kalbim anlam veremediğim bir heyecanla ritimsizleşti. Bana doğru yaklaştıkça artan enerji, sanki ruhumu ısıtıyordu. Boyu, posu, orantılı vücudu, saçı, gözü, burnu, dudakları, teni... Her ayrıntısı tablo gibi olan kusursuz bir güzelliğe sahipti. Dikkat çekici giyim tarzıyla imrenilecek bir görüntüsü vardı. Kendini geliştirmiş, eğitimli birine benzeyen duruşu rol model alınacak cinstendi. Ayaklarını yere basan biri olduğu attığı adımlardan bile belli oluyordu. Kendinden emin, öz güvenli bakışları bana kaydı. O muazzam kahverengi kaşları belli belirsiz çatıldı. Sanki düşüncelerimi yakalamıştı ve ben saklambaç oynayan acemi bir çocuğun sobelenmesi gibi donakalmıştım. Az önce ısıtan elektrik, yakıcı bir hal almaya başladı. Yanımdan geçip gidene kadar gözlerini benden ayırmadı. Bende ondan...

Görüş alanımdan çıktığındaysa gördüğüm ilk gözler, aynısının 20 yıl genç haliydi. Eflal, bana garip bir karmaşa arasında öfke barındırıyor gibi bakıyordu. Ben de ne düşündüğünü anlamaya çalışan bir sorguyla... Bir anda göz temasını kesti. Duruşunu meyan okuma tarzında dikleştirdi ve yoğun bakımın olduğu kısma doğru yürümeye başladı. Ardından bakarken düşündüğüm tek şey, karakterinin de anneme benzeyip benzemediğiydi. Eğer benziyorsa, babam gerçekten anneme âşık olmalıydı. Yoksa bu evlilik başlamadan biterdi.

Hiçliğin içinde dalgalanan düşüncelerime daha fazla esir olmamak için kafeterya kısmına doğru yürüdüm. Birkaç kişiden oluşan kuyruğun en arkasına geçtim. 'Ortamı ısıtmak için çay mı almalıydım yoksa sinirleri yatıştırmak için kahve mi?' diye düşünürken yanımda bir hareketlilik hissettim. Ne olduğuna bakmak için başımı çevirdiğimde gördüğüm kişi, küçük bir kız çocuğuymuşçasına utanmama ve önüme dönmeme neden oldu. Önümüzdeki sıradan bir kişi eksildi ve bir adım ilerledik.

"Selam."

Yanaklarımın kızarmadığını umarak tekrar Eren'e baktım ve gülümsedim. "Selam." Üzerimde masum bir etki bırakan adamın yerleri belli olan gamzeleri belirginleşmemişti. Nerede ve neden burada olduğumuzu hatırlatan bu küçük ayrıntı, benimde gülümsememin yüzümden yavaşça silinmesine neden oldu. "Nasılsın?" diye sorduğumda derin bir iç çekti. "Hayal için endişeliyim." Tekrar ileri doğru bir adım atarken "Sahi o nasıl? Nasıl karşıladı bu durumu?" diye sordum.

"Umurunda değilmiş gibi davranmaya çalışıyor ama çok kırgın ve bir o kadar da kızgın."

Anladığımı belli edercesine başımı salladım. "Sanki annesine duyduğu kırgınlık, derinleşerek kızgınlığa dönüşmüş," dedikten sonra tekrar bir iç çekti. "Sen nasılsın?" Bu sorunun doğru cevabı ne olmalıydı emin değildim. Nagehan'la aramız oldum olası iyi değildi. Sadece aynı evde yaşayan, birbirine katlanmak zorunda kalan iki kişiydik. Beraber vakit geçirdiğimiz pek fazla güzel anı biriktirmemiştik ama şu an, ölümle ve yaşam arasındaki hali, hatıraları zihnimde yer değiştiriyor, yok denecek kadar az olan güzel zamanları, gün yüzüne çıkarıyordu. "Yani sonuçta senelerdir sana annelik yapa-"

"Nagehan bana hiçbir zaman annelik yapmadı."

Eren'in konuşmasını yarıda kesmek istemesem de yanlış bir kanıya kapılmasını istemezdim. "Kötü biri değildi ama annelik olarak eksiklerini telafi edecek bir beceriye sahipte değildi. Yaptığı şey, belki ablalık olabilir ama annelik asla." Eren'in dudakları ince bir çizgi halini almadan önce anlıyorum demekle yetindi. "İyi olduğumu söyleyemem ama kötü de değilim. Üzülüyorum sadece. Nasıl biri olursa olsun, kimse zamansız bir ölümü hak etmiyor bence."

ANA DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now