Ana Dilim Aşk 2 ❤ 8

37.5K 1.9K 202
                                    

EFLAL
Bunca zaman Mert'e çok haksızlık yapmıştım. Bunu olayların içine karışmadığımda fark etmemse benim ayıbımdı. Tüm yalanlarına rağmen, yine de Hayal'i düşünen tarafı olayları halledecek gibi görünüyordu. Hem de yalansız bir şekilde...
Eve girip eşyalarımı çıkarırken içerisini dinledim. Mutfaktan tıkırtılar geliyordu. Kapının eşiğinde durdum. Elindeki suya odaklanmış Hayal, bardağı öyle sıkı tutuyordu ki, bembeyaz parmaklarının eklem yerleri kıpkırmızı kesilmişti. Ağlamayı kesmişti. Kim bilir daldığı yerde nasıl kendini suçluyordu. Mutfağa girmemle bakışlarını bana çevirdi.Gözleri kan çanağına dönmüştü.
"İyi misin?"
Başını hayır anlamında salladı ve bardaktan bir yudum su içti. Ellerinin titrediği o kadar belliydi ki, belki de bu yüzden bardağı sıkıca tutuyordu. Mutfak masasının önündeki sandalyeyi sesli bir şekilde sürterek geri çektim. Oturdum ve beni görebileceği şekilde eğildim."Konuşmak ister misin?" Kısa bir an bakışları dondu. Sanırım bir şeyler düşünüyordu. Bir süre sonra başını belli belirsiz evet anlamında salladı ve sandalyelerden birine oturdu. Bardağı dikkatli bir şekilde masaya bıraktıktan sonra ellerini titremesinin verdiği çabuklukla hareket ettirdi.
"Özür dilerim."
Bir insanın el hareketleri bile kırgınlığını belli eder miydi? Ayrıca benden neden özür dilemişti? "Yalan söylemek istemedim. Sadece duyduklarımı hazmetmem için zamana ihtiyacım vardı. Annemi tanıyormuş düşünebiliyor musun?"
"Buna gerçekten inanıyor musun?"
Gözlerimin içine öyle bir baktı ki... "İnanmak istiyorum," dediği an canım yandı. Hepimiz iyi kötü anne yada babamızla vakit geçirmiştik. En azından kim olduklarını biliyorduk. Hayal'in hiç böyle bir şansı olmamıştı. Soyadı bile ailesinden kalmamıştı ona.
"Ne konuştuğunuzu bana en baştan anlatır mısın?"
Cesaret alır gibi suyundan bir yudum daha aldı. "Dersten çıktım. Durakta dolmuş beklerken önümde bir araç durdu. Önemsemedim. İçerisindeki kadın el sallayarak dikkatimi çekmeye çalışınca ister istemez baktım. Adres falan soracağını düşündüm ama kadını anımsıyordum da. Okulda görüp görmediğimi düşünürken adımı söyledi. Beni tanıyordu. Arabanın içine eğilip baktığımda kim olduğunu hatırladım." Buraya kadar söyledikleri, benim gördüklerimle birebir uyuşuyordu. "Benimle konuşmak istediğini söyledi. Eve bırakabileceğini... İstemedim, ısrar etti. Annenle ilgili deyince de ne olduğunu bilmiyorum ama kendimi onun arabasında buldum." Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. İşaret dilini o kadar hızlı kullanıyordu ki bazı kelimeleri cümlelerin arasına kendim yerleştirmem gerekiyordu. Bu şu ana kadar sorun olmamıştı ama hiçbir detayı kaçırmak istemiyordum. Biraz daha sakin olmasını söylediğime hızının farkında vardı ve daha tane tane anlatmaya başladı. "İlk baloda dikkatini çekmişim. Yakın bir arkadaşının gençliğine tıpa tıp benziyormuşum. Garip bir rastlantı diye düşünmüş başta. Daha sonra arkadaşının 18 sene önce çocuğunun kaybolduğunu hatırlamış. Onlara gittiğimizde de hikayem tanıdık gelmiş.Arkadaşına bu durumdan bahsetmeden önce benimle konuşmak istemiş."
Türk filmlerindeki klişe sahnelerden birini yaşıyormuşum gibi hissettim. Allah bilir o arkadaşım dediği kişi de, kendidir. "Konuştuk uzun uzun, hikâyemi anlattım. Dinledi. Ara ara dalıp gitti. Arkadaşıyla konuşacağını söyledi ama heveslendirmeden önce gizli bir DNA testi yaptırmak istediğini anlattı."
"Kabul etmemişsindir inşallah."
Sözünü kesmemle başını olumsuz anlamda salladı. "Sizinle konuşmadan edemeyeceğimi söyledim ama etmek istiyorumEflal. Annesizliğin ne demek olduğunu en iyi bilenlerdensin ve ben hiç annemi görmedim. Ya doğruyu söylüyorsa? Ya annem o arkadaşıysa..."
Bu hikayede kafama oturmayan bir şeyler vardı. Madem yakın arkadaşıydı, bu işin peşine ondan gizli düşmüştü, neden bu durumu kocasından saklıyordu? Kocasının güvenini sarsmayı göze alacak kadar mı önemliydi bu arkadaş?
"Ne oldu?"
Başımı iki yana sallayarak kendimi gerçekliğe döndürdüm. ''Düşünüyorum sadece." Hayal sessizce gözlerimin içine baktı. Onun heyecanına ortak olmamı istiyordu ama bunca soru işaretinin kesişimindeyken bunu nasıl yapacaktım ki? "Bu durumu iyice araştırmalıyız Hayal. Tabi öncelikle bizimkilere bahsetmeliyiz." Bu fikirden rahatsız olmuşçasına suratını buruşturdu. Sandalyede bıkkınca arkasına dayandı.
"Eren asla kabul etmez."
"Başta evet ama bu sıradan bir konu değil Hayal. Aile... Böyle hassas bir konuda yanında olacağına eminim."
Hak verircesine bana baktı ama hala içi rahat değildi. Yanağının içini dişliyordu. "Mert ona söyleyecek değil mi?" diye sorduğunda başımı evet anlamında salladım. "Aranızdaki gerginliği bildiği için, yalandan bahsedeceğini sanmıyorum ama bu olayı ilk fırsatta anlatacaktır." Sıkıntıyla çektiği içi dudaklarını titreterek dışarı verdi.
"Yabancı birinin arabasına binmeme bile takılacak."
"Haklı değil mi?"
Alt dudağını büken Hayal, itiraf etmek istemese de "Haklı," dedi. "Ama anne kelimesini duyunca, hiçbir şey düşünemedim." Ne denebilirdi ki. Onunda kendince haklı bir nedeni vardı ama şu anda kim haklı kim haksız bunu tartışmıyorduk.
"Mert'ten önce sen anlat," dediğimde yanağını dişlemeyi bıraktı. Düşünceli ifadesi yüzümü tarıyordu. "Ne kaybedersin ki? Hatta aksine belki aranızdaki buzların erimesini sağlarsın."
"Dinlemez ki."
Gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. "Bunu gerçekten düşünmüş olamazsın?" Saçmaladığını kabullenen kız hala söylediğim şeyi düşünüyormuş gibiydi. Eren'le konuşmak, fikir almak istediğini biliyordum. Onun yanında olmasına ihtiyacı vardı ama bir yanı reddedilmekten korkuyordu.
"Aç mısın?"
Konuyu değiştiriyor gibi olmamdan dolayı kafasını karıştırsa da aç olduğunu söyledi. "Harika!" dedikten sonra ayağa kalktım. "Şimdi Eren'e mesaj atıp-" İtiraz edecek gibi olunca ellerini tuttum. "Şimdi Eren'e mesaj atıp, yemeğe gelip gelmeyeceğini soruyorsun." Avucumun içindeki elleri terlemeye başladı. "Bende Mert'i arayıp, her şeyi Eren'e senin anlatmak istediğini söylüyorum. Sonra da üç büyük boy sosyal pizza siparişi veriyorum. Anlaştık mı?"
* *
Hayal teklifimi istemeye istemeye kabul etmişti. Ardından da kısa ve öz bir mesaj atmıştı. Neyse ki Eren'in cevabı gecikmemişti. Birazdan evde olacağını söylemesi Hayal'i daha da endişelendirirken ne yapacağını bilmez halde mutfağın içinde dolanmaya başlamıştı.
"Sen başla, konuşma devamını getirir."
Onu rahatlatmaya çalışsam da, Eren'le konuşmadan ve tepkisini görmeden rahatlayacağa benzemiyordu. Kapının çalınmasıyla panikle ayaklanan Hayal "Eren geldi," dedi. Ona sakin olmasını işaret ederken "Eren ne zamandan beri kapıyı çalıyor?" diye sordum. "Pizzalardır. Sen masayı hazırla, hemen geliyorum." Koşar adım yatak odasından cüzdanımı aldım ve kapıya yöneldim. Tam kapıyı açtığımda karşımda dikilen kişi kafamı karıştırdı. Doğu'yu elindeki pizza kutularıyla görmeyi beklemiyordum.
"Geç kaldın," dedi elimdeki cüzdana baktıktan sonra. Motorlu kuryenin gidişini fark edince, hesabı Doğu'nun ödediğini anladım. "Ben hallederdim." Rahatça soyunabilmesi için elindeki paketleri aldım. Bana ters bir şekilde bakarken "Aramızda sen ben mi var?" diye sordu. İşte kardeşlik böyle tatlı bir duyguydu.
"Ayrıca şimdi sen pizzaların parasını ödeseydin, beceriksizliğine laf ettirmezdin. Bu zevkten kendimi mahrum bırakamam."
Az önce düşündüğüm tüm güzel şeyleri unutun. Kardeşlik gıcık bir şeydi. Hele de kardeşiniz Doğu gibi çok becerikli biriyse. Yüzümün aldığı şekil nasıldı bilmiyorum ama Doğu'yu güldürmeyi başardı.
"Diğerleri geldi mi?"
"Mert işe gitti, Eren birazdan gelecek, Hayal içeride."
Doğu anladığını belli edercesine başını salladı. "Ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." Pizza kutularını elimden aldığı gibi mutfağa bıraktı. Hayal'e selam verip saçlarını karıştırdıktan sonra banyonun yolunu tuttu. Saati kontrol ederken "Eren'e mesaj mı atsan acaba? Nerede kaldı?" diye sordum. Hayal yüzüne küfretmişim gibi baktı. "Tamam. Ben ararım. Sakin ol." Telefonumu elime alırken dış kapının açıldığını duydum. Dikkatimi oraya verince Hayal ne olduğunu anladı.Saatlerdir üzerinde dolaşan panik kırıntıları gözlerine doluşmuş gibiydi. Sandalyesini seramik zemine sesli bir şekilde sürterek ayağa kalktı.
"Eren mi geldi?"
Başımı evet anlamında salladım. "Anlaştığımız gibi yemekten sonra odaya geçer konuşursunuz." Elini kolunu nereye koyacağını bilmiyor gibi, mutfağın ortasında volta atmaya başladı.
"İyi akşamlar"
Eren mutfağın kapısında belirdi. Sabahki hallerine göre bir hayli rahatlamış görünüyordu. Koluna astığı spor çantasına bakılırsa, ya saatlerce dans etmiş ya da sporda tüm stresini atmıştı. Bu Hayal için iyiydi.
"Hoş geldin Eren."
Spor çantasını yere bıraktı. "Hoş bulduk." Bana bakıyor olsa da kaçamak bakışları bir şekilde Hayal'i buluyordu. Bizim panik kızınsa baktığı yer sadece pizzalardı. "Çok acıktık," diyerek onun bakışlarına bir kılıf uydurdum.
"Başlasaydınız."
"Pizzalar şimdi geldi. Ayrıca sensiz olur mu hiç? Hadi geç otur."
Eren üzerini değiştireceğini söyleyerek mutfaktan ayrıldı. Pizza kutularını açmaya başladım. Hayal yardım etmeye çalıştı. Elleri hala titriyordu. "Sakin olur musun biraz? Her şeyi berbat etmenden korkuyorum."
"Çok gerginim Eflal. Ya yanımda olmazsa."
"Lütfen şu anda saçmaladığını fark edip sakinleş."
Başını tamam anlamında salladı. Erkekler gelene kadar pizzaları hazırlayıp bardaklarımıza içeceklerimizi doldurduk. "Kokular odama kadar yayıldı." Doğu mutfağı koklaya koklaya içeri girdi ve masaya oturmadan bir dilim pizzayı eline aldı. "Eren'i bekliyoruz," dememi umursamadan bir ısırık aldı.
"Tamam, siz hala bekliyorsunuz."
Masadaki yerine otururken bir ısırık daha aldı ve Eren gelene kadar neredeyse bir dilim pizzayı yalamadan yuttu. Tam ikinciye uzanıyordu ki, eline sertçe vurdum. "Eren'i bekliyoruz dedim."
"Kendi hakkımı yiyorum."
"İstersen benim hakkımı da ye. Önemli olan o değil. Hep beraber yemek için bu pizzalar söylendi değil mi?"
Sıkıntıyla iç çeken Doğu sandalyede arkasına yaslandı ve pizzayı tuttuğu parmaklarını yalamaya başladı. Bir süre sonra Eren'de mutfağa geldi. Hayal onu görür görmez, duruşunu dikleştirdi. Bakışlarımla sakin olmasını ima ettikten sonra aç kurtlar gibi pizzaya bakan kardeşime döndüm.
"Şimdi afiyet olsun Doğu."
Eren kısa bir an Doğu'ya baktı. "Çocuğun yemesine neden engel oluyorsunuz?" diye sorduğunda Doğu ona katılan bir ses çıkardı. "Aklın yolu bir işte." Pizza dilimini eline alıp iştahla ısırdı.
"Çünkü beraber yemeğe başlayalım istiyorduk."
"Ne zamandan beri?"
Eren masadaki yerini alıp pizzaya uzandı. Bu sorusunu garipsemiş bir ifadeyle "En azından yetimhaneden ayrıldığımızdan beri," dedim. Eren ısırdığı lokmayı çiğniyordu. Göz ucuyla da Hayal'e kaçamak bir bakış atmayı ihmal etmedi. Hayal daha pizzadan bir lokma bile almamıştı. Heyecanı onu tıka basa doyurmuş, kusacak kıvama getirmiş gibiydi.
"Kendi ağzında söylüyorsun. Artık yetimhanede değiliz. Yetimhanedeki gibi hiç değiliz."
Sondaki cümleyi öyle bir vurguladı ki Doğu bile pizzaya saldırmayı bıraktı. Hayal put gibi durmuş, sadece masadaki bir noktaya odaklanmıştı. Yüzüne bakmadığı için, bu kadar rahat konuşamazdı. Bu şekilde ne bu soruların sonu gelirdi, ne bu sorular sonumuzu getirirdi. Bizim sonumuzu getirecek tek şey, uzaklıktı ve ben buna şu saniyeden sonra izin vermeyecektim.
Biz buradayken kaçabilecek noktaları vardı.
Peki biz burada olmazsak?
Bakışlarımı Doğu'ya çevirdim. Pizzaları gömmekle meşguldü. Kaş göz yaparak dikkatini çekmeye çalıştım. Yediği dilime o kadar odaklanmıştı ki bırakın beni görmeyi, burnunun ucundaki ketçabı gördüğünden şüpheliydim. Onu masadan kaldırabilmek için geçerli bir neden bulmalıydım. Hafifçe boğazımı temizledim. Kimse oralı olmadı. Dikdörtgen masanın iki başında oturduğumuz için, fark ettirmeden bacağına tekme atma şansımda yoktu. Bende son kozumu kullanmaya karar verdim.
"Doğu doyduysan Mert'in yanına gitmemiz gerekiyor."
Çiğnediği tüm pizzayı görebileceğim gibi ağzını açtı. Bu mide bulandırıcı görüntüyle yüzümü buruşturdum. "Doymuş gibi mi görünüyorum? Üstelik sen daha bir lokma bile almadın. Hani birlikte yiyecektik?" Bakışlarımı Eren'e çevirdim. "Eren haklıydı," dediğimde o da bana doğru baktı.
"Artık yetimhanede değiliz. Yetimhanedeki gibi hiç değiliz ama olmak bizim elimizde. Yeter ki bunu isteyelim."
Mesajımı çok net bir şekilde aldığını biliyordum. Eren'in bakışları arasında masadan kalktım. Hayal'in anında bakışları benim üzerime çevrildi. Gözlerindeki heyecanı baskılayan korku, şu an için bana hiçbir şey ifade etmiyordu.
"O zaman ben üzerimi değiştirene kadar karnını doyursan iyi edersin Doğu Topuz. Yoksa açlık oyunlarına Mert'in yanında devam edeceksin."

ANA DİLİM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin