Ana Dilim Aşk 2 ❤ 27

6.1K 425 105
                                    

EFSA

"Seni de yeterince işlerinden alıkoydum."

Dövmeli kâğıdımı çantama dikkatli bir şekilde yerleştirdim. Ayaklanırken "Ben artık hastaneye dönsem iyi olacak," diye ekledim. Eren'de peşimden ayağa kalktı. "Haklısın. Çok oyaladım seni." İtiraz edercesine başımı sallarken "Asıl ben oyaladım. Temizlik yapacaktın," dedim. Sanki unuttuğu bir şeyi hatırlatmışım gibi yüzünü buruşturan çocuk "Sahi o vardı değil mi?" dedi. Saatini kontrol edince yüzü daha da asıldı. "Bugünde çalışma yalan oldu desene." Bu kadar karamsar olmasına neden olan saate bende baktım. Henüz 12 bile olmamıştı. "Kaçta iş başı yapıyorsunuz ki?"

"İki gibi insanlar gelmeye başlar. Onlar gelmese patron gelir. Her türlü muhabbet, gürültü çalışmaya engel olur. Neyse."

Gerçek anlamda bu durum canını sıkmış gibi görünüyordu. Kendimi sorumlu hissederek "İstersen yardım edebilirim," dedim. Yardım teklifime öyle bir bakış attı ki, ne düşünmem gerektiğini bilemedim. "Neden öyle bakıyorsun?" diye sorduğumda gözlerini hafifçe kıstı. Elini çenesinin altına götürdü. Baş parmağıyla kirli sakallarını, işaret parmağıyla bıyık kısmını okşuyordu.

"Söylediğin şeyi gerçekten duyup duymadığını anlamaya çalışıyorum."

Garipseyen bir gülüşle "Söylediğim şey de ne var ki?" diye sordum. Eren daha da abartılı bir tepki ile "Sen!" dedi beni işaret ederek. "Efsa Erdem. Erdemlerin tek-" Bir anda duraksayım "Yani ilk kızı," diye devam etti. "Basit bir dövmeci dükkânında temizlik yapacak öyle mi?" Ne var bunda dercesine bakınca, abartılı ifadesi yavaşça normale döndü. "Sen ciddisin."

"Hiç olmadığım kadar."

Eren az önceki tepkilerinden dolayı mı bilinmez mahcup gibi görünüyordu. "Teşekkürler, ben hallederim."

"Neden? Sonuçta seni oyalayan bendim. Yardım ederek bunu telafi edebilirim. En azından çalışman için sana zaman yaratabilirim."

"Teşekkür ederim ama gerek yok. Eve gidince çalışırım."

"Emin misin?"

Başını onaylarcasına salladı. "Peki," diyerek çantamı koluma taktım. "O zaman sana kolay gelsin." Teşekkür eden çocuk, beni uğurlamak için kapıya doğru yöneldi. "Simitler için teşekkür ederim." Kapıdan çıkıp ona doğru döndüm. "Bende imkânsız gibi duran dövmem için." Yüzünü geniş bir sırıtma sardı. Kirli sakallarının arasındaki gamzesi insanın başlı başına gardını düşürüyordu. Heyecanlanan kalbime sakin olmasını fısıldarken "Sonra görüşürüz," dedim. Elini havaya kaldırarak veda etti. "Görüşürüz." Arkamı döndüm. Ardımdan baktığını düşünmek istiyordum. Adımlarım öyle ağırlaşmıştı ki, sanki yerçekiminin en yoğun olduğu bölgedeydim. Gitmek istemiyordum ve onunda bunu istemesini istiyordum.

"Efsa!"

Adımı duymamla tek ayağımın üzerinde arkamı dönmem bir oldu. Bunu bekliyormuşum gibi gözüktüğüme adım kadar emindim ama bekliyordum. Eren'in dudaklarından 'woaw' kelimesinin döküldüğünü gördüm. "Balerin olmak böyle bir şey sanırım." Neyse ki o hevesimi başka bir yönden değerlendirmişti. "Finallere çalışabiliyor musun?" Başımı hayır anlamında salladım. "Bu olaydan önce biraz denedim ama konsantre olamıyorum."

"İstersen beraber çalışabiliriz."

İçimden çocuksu bir coşku koptu ve bu neşemi muhafaza etmek çok zordu. "Olabilir, şimdi mi?" diye sordum. Meraklı görünmemek içinde "Hastanede olmam gerekiyor da," dedim. Eren dükkandan çıkıp bana doğru yürüdü. "Şu an olmasını çok isterdim ama dediğim gibi anca temizliği bitiririm. Akşam ayarlayabilirsen bize gider çalışırız. Hem bizimkiler de çok daha fazla not vardır."

ANA DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now