2. Bölüm

549 71 32
                                    

son nasıl başladı

Yaklaşık bir yıl boyunca, uyandığı her sabahı Taehyung'la birlikte geçirince, doğal olarak Jeongguk onunla ilgili bir çok şey öğrenmişti. Sabahları içmeyi en sevdiği şeyi, ara verdiklerinde mırıldandığı şarkıyı, ve sürekli geç kaldığı gibi şeyleri.

Sonuncu gerçek her seferinde Jeongguk'un modunu düşürse de zaman içinde Taehyung'a en fazla kırmızı ışık yeşile dönene dek kızgın kalabildiğini öğrenmişti. Taehyung'a düşkünlüğü de artmıştı. Ailesi Taehyung'la bu kadar çok vakit geçirmesi konusunda ona dikkatli olmasını söylemişti. Onlar da elbette, toplulukta Taehyung'un dönüşünü alkışlarla karşılayan ve doğru yoldan şaşmadığı için onu övgü yağmuruna tutan, ancak içten içe onunla ilgili fikri değişmeyen insanlardandı. Bir kere problem yaratan, hep problem yaratırdı. İncil'de yardım etmenin ve bağışlamanın önemini vurgulayan kısımlardan yaptığı alıntılar sayesinde Jeongguk, ailesinin kendi açısından bakmalarını başarmıştı. İsteksiz bir şekilde de olsa, son yıllarında Taehyung'un sürekli olarak oğullarının hayatında olmasını kabul ettiler. Ancak bundan hiç memnun değillerdi. Jeongguk da bunun farkındaydı.

Ancak toplulukta onların üzerinde olan gözlere ve ailesinin tüm tereddütlerine rağmen Jeongguk Taehyung'u sevmişti. Biri sorsa inkar ederdi ancak Taehyung'un yaptığı uygunsuz şakalar onu çok eğlendiriyordu. Taehyung, Jeongguk'un tanıdığı herkesten daha sivri dilliydi ancak bu konuda bir o kadar da iyiydi. Taehyung insanlara yardım ederken ikinci bir kez düşünmüyordu. Bir defasında, öğle yemeği olarak hızlıca bir sandviç yiyecekken, para veya yemek isteyen bir evsizle karşılaşmışlardı ve Taehyung daha bir ısırık bile almadığı yemeğini düşünmeden ona vermişti.

Jeongguk'un Taehyung'ta hayranlık duyduğu işte bu gibi şeylerdi.

Gülmemesi gereken uygunsuz şakalarsa yalnızca küçük bir bonustu.

Ancak ikili birbirine çok da yakın değildi hala. Jeongguk Taehyung'a geçtiğimiz üç yılda hayatında neler olup bittiğini, ya da on yedi yaşındayken ne olduğunu, yirmi yaşındayken ne olduğunu sormaya hala cesaret edemiyordu. Ancak onu seviyordu ve yanındayken kendini rahat hissediyordu. Ve aynı şeyi topluluktan bir başkası için söyleyebileceğini sanmıyordu.

Pop's Corner Bodega, onların sabahları buluşma noktasıydı. İkisi de birbirinin zıttı yerlerde yaşıyordu ve burayı birlikte çalıştıkları ilk günden sonra buluşma noktası olarak seçmişlerdi, çünkü, bunu her ne kadar geç de fark etseler, ikisinin de buluşmadan önce bir şeyler yemek aklına gelmiyordu. Bodega'yı buluşma noktası olarak seçmelerinin tek nedeni ikisine de eşit uzaklıkta olması değil, aynı zamanda buranın bölgedeki en güzel peynirli-yumurtalı kruvasanları satıyor oluşuydu.

Taehyung nihayet geldiğinde, Jeongguk bisikletinde yarı oturur pozisyonda, tek ayağı yerden destek alarak çoktan kruvasanını yemeye başlamıştı.

Taehyung çoktan yarım ağız bir özür dudaklarında hazır beklercesine hem nefes nefese hem de gülümseyerek bisikletini Jeongguk'a sürmeye devam etti. Bugün tam on dakika geç kalmıştı. Jeongguk bunu yüzüne vururdu ancak ağzı doluydu ve zaten bariz belli olan bir şeyi tekrar dile getirmekle uğraşmak istemedi.

Onun yerine, elindeki mango-portakallı meyve suyunu ve hala kağıda sarılı ikinci kruvasanı ona attı. Taehyung ilk ısırığını aldığında Jeongguk kendi yemeğini bitirmiş, ağzının kenarını bir peçete ile siliyordu.

"Onu beş dakikada bitirebilir misin?"

Taehyung ise cevap vermek yerine bütün kruvasanı tek lokmada ağzına sokuşturmuştu. Yanakları kocaman olurken ağzından yumurta ve kruvasan parçaları düşüyordu. Jeongguk'un yüzündeki sabırlı bakış yerini bir gülümsemeye bıraktı. Tıpkı kırmızı ışığın yeşile dönüşü gibi.

Cherub Vice | JINKOOK (Çeviri)Where stories live. Discover now