6. Bölüm

367 73 50
                                    

iki

Taehyung’un gayrı resmi, beyan edilmemiş ancak tamamen kabul edilmiş aforozunu takip eden günlerde, yokluğu başka bir dedikodu ve söyleni kaynağını ateşlemişti.  Tıpkı gençler arasında olduğu gibi yaşlılar arasında da Jeongguk’un duyduğu tek şey, bariz bir şekilde dile getirilmemiş de olsa, Taehyung’un adıydı.

O korkunç kulüplerden birinde olduğunu duydum, Tanrı yardımcısı olsun.’

Belli ki, ailesi onu yakaladıktan sonra Tanrı’yı yoksayıp eve dönmeyi reddetmiş. Oysa ki çocukken çok tatlıydı.’

Ailesi nerede yanlış yaptı acaba?’

Eğer benim oğlum olsaydı ölürdüm.’

Taehyung’la ilgili kötü şeyler söylemeyen, onu en az Jeongguk’un özlemeye başladığı kadar özleyen insanlar, çocuklardı. Yıllar önce, Taehyung ilk kez, işlediği günah yüzünden uzağa gönderildiğinde, yokluğu onunla İncil çalışan çocukların kafasını karıştırmıştı. O çocuklar o zamanlar yalnızca üç dört yaşlarındaydı ancak o zaman bile Taehyung’un yokluğunu hissetmişlerdi. Toplulukta başka hiç kimse, çocuklarla böyle kibar, böyle tatlı, onları hiçbir şekilde küçük görmeden konuşmuyordu. Taehyung onları bu küçük yaşında bile sayıyordu. Taehyung bir yıl önce döndüğünde, çocuklar da büyümüştü. Artık yedi sekiz yaşlarındalardı ve birçoğu Taehyung’un kim olduğunu unutmasına rağmen ona tekrar ısınmıştı. Anında.

Topluluk Taehyung’un artık çocuklarla İncil çalışmamasına karar verdiğinde bile -çünkü çocukları kötü anlamda etikleme ihtimalinden korkuyorlardı- Taehyung onlara hala kibar davranıyordu. Her fırsatta onlarla konuşuyor, istendiğinde oyunlarına katılıyor, onlara hep olduklarından daha büyüklermiş gibi hissettiriyordu. Çocuklardan biri, adı Inwoo olan, Jeongguk’a Taehyung’un yokluğunu sormuştu. Jeongguk’un ise bu soruya cevap vermeye yüzü yoktu.

Çocuklar Taehyung’u merak ederken, yetişkinler onun dedikodusunu yapıyordu.

Sanki hepsi, Taehyung’un kim olduğunu unutmuş gibiydi. Kibar, yardımsever, hoşgörülü, Jeongguk’un olmak istediği, onda hoşlandığı her şey. Şimdi tek gördükleri şey bir oğlanlardan hoşlanan bir oğlandı. Daha şanssız olanlar için yemek dağıtımları organize etmesi ya da evsizler için haftalık akşam yemeği fikrini ortaya atan kişi olması onlar için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Jeongguk bununla ilgili bir şey söylemek istiyordu, söylemek için kıvranıyordu hatta.

Yetişkinlere Taehyung’un gerçekten ama gerçekten Bay ve Bayan Han’ın iki yaz önceki boşanmasını, ya da Bayan Yang’ın her zaman hafiften alkol koktuğunu unutup unutmadıklarını sormak istiyordu.

Ancak kendinde onlara karşı çıkacak, iki yüzlülüklerini suratlarına vuracak cesareti bulamadı. Çünkü, bunu yaparsa, ihtiyacı olduğunda Taehyung’a sırtını dönerek yaptığı iki yüzlülüğü de ortaya çıkarmış olacaktı.

Ama doğru olanı yapmıştı sonuçta, değil mi?

Kendini buna inandırması hiç kolay değildi. Sözler her ne kadar ona doğru gelse de, Taehyung’un pes eden sesi, yalvaran gözleri aklına her geldiğinde göğsüne oturan ağırlığı söküp atamıyordu.

&&&

Taehyung’un nerede olduğunu bilseydi, oraya giderdi. Onunla konuşurdu. Ona doğru yola dönmesi için rehberlik eder, hala vakit olduğunu söylerdi. Her ne kadar zamanla birbirlerine yakın bir hale gelseler de, Jeongguk hala onunla ilgili çok az şey biliyordu. Taehyung’un hiç hobisi var mıydı, varsa neydi bilmiyordu. Hangi mağazaları sık sık ziyaret etmeyi sever, bir kafeye gittiği zaman genelde ne içer bilmiyordu.

Cherub Vice | JINKOOK (Çeviri)Where stories live. Discover now