14 | "Selam Evans... ve Aylak."

1.6K 184 9
                                    

İyi okumalar



19 Ekim 1976/ Pazartesi

Asasını, yeşil detaylı cüppesinin cebine yerleştirerek unutmamak için komodinin üzerine koyduğu Evans'ın kitabını aldı Loren. İki gündür onda duruyordu. Bu yüzden bugün mutlaka geri vermeliydi.

Kenara bıraktığı postal botlarını da ayağına geçirerek kolunun altına sıkıştırdığı kitaplarla birlikte boş odadan ayrıldı. Sabah üzerinde olacak bakışları tahmin ettiğinden uyuyor numarası yaparak herkesin çıkmasını beklemişti. Şimdiyse bir yandan kahvaltının bitmemiş olmasını umut ediyor, bir yandan da bitmek bilmeyen koridorlarda hızla ilerliyordu.

Dün, gerçekten ihtiyacı olan bir gün geçirmişti. Bu yüzden her ne kadar bilmeseler de ağabeyine ve arkadaşlarına fazlasıyla minnettardı. Bir haftadır hayatında olmayan mutluluğu yaşatmışlardı ona. Düşünmesi gereken sayısız sorunlardan uzaklaştırmışlardı onu ama bu uzaklık, yalnızca bir gün sürmüştü.

Bugün yine üşüşmüştü bitmek bilmeyen düşünceler kafasına. Ailesiyle ne yapacağıyla ilgili tek bir fikri yoktu zaten ama Çapucular... Onlara hiç güvenmiyordu. Elindeki koz, Merlin'in ona yaşattıkları karşılığında verdiği küçük bir teselli hediyesi olmalıydı. Yoksa şuan çoktan Azkaban'da oturmuş Ruh Emiciler arsında yaşam savaşı veriyor olurdu. Ki bu ihtimalin kesin olarak ortadan kalktığı da söylenemezdi. Çünkü eğer bu sır, Çapulcular dışında herhangi biri tarafından öğrenilirse Azkaban'ı boylaması artık kesinleşmiş olurdu. İşte tam da bu yüzden, Çapulcuları gözetimi altında tutmak zorundaydı.

Sonunda ulaştığı Ortak Salon'a seri bir adım atarak yeşil gözlerini Evans'ı bulmak umuduyla etrafta gezdirdi. Okulun yarısından fazlası hâlâ buradaydı. Sandığından daha erken gelmiş olmalıydı ama bu, yemeklerin hâlâ bitmediği anlamına geldiğinden Loren'ı sevindirmişti.

Gözleri Gryffindor masasında Çapulcularla oturan Evans'ı bulduğunda bir anlığına duraksadı. Şuan görmek istediği en son kişiler bile değildi Çapulcular ama Evans'ı bu koca şatoda bir daha bulması zor olurdu. Ayrıca onunla herhangi bir iletişimi de olsun istemiyordu bu yüzden kitabı verip oradan direkt ayrılacaktı.

Adımlarını Evans'a doğru yönelttiği sırada, bütün salonu dolduran ve aynı zamanda bütün bakışların onu bulmasını sağlayan neşeli bir bağırış kopmuştu. "Günaydın Loren!"

Loren, bunu beklemediği için ilk başta şaşırsada kendisine el sallayarak gülümseyen Matt'i gördüğünde, genç kızın da yüzüne küçük bir gülümseme yayılmıştı. Evans'a yönelen adımları yavaşça onlara doğru dönmüş, ağabeyi ve Harrison'un başında dikilerek Matt'in aksine kısık bir sesle ona karşılık vermişti. "Günaydın Matt."

Matt'te ki bakışları önce ağabeyini sonra da Harrison'ı bulduğunda, Harrison gülümseyerek kafasıyla yanındaki boşluğu işaret etti. "Otursana."

Loren ilk başta tereddüt etse de, zaten kısa bir süre içerisinde aralarındaki bu yakınlığın herkes tarafından farkedileceğini bildiğinden en sonunda kabul etmişti. Okuldakileri umursamasa da bu konu mutlaka ailesine ulaşacaktı ve Loren, bu olay ailesi tarafından öğrenildiğine evde yaşanacak olan karmaşayı düşünmek bile istemiyordu.

"Şunu Evans'a vereyim, hemen geleceğim." Dedi Harrison'a ithafen. Evans lafını duyan Louis, kardeşine dönerek merakla sormuştu. "Evans mı?"

Slytherin's Locket | Sirius BlackWhere stories live. Discover now