28 | "Senin burada ne işin var?"

1K 118 51
                                    

İyi okumalarr

Yorum yapın siz yorum yapınca daha çok yazasım geliyo dostlar..



12 Kasım 1976 / Çarşamba

"Sizce de bu çok garip değil mi?" Dörtlünün en solundan yürüyen Peter, soruyu yanındaki üç gence yönelttiğinde Remus, bir yandan kucağındaki kitapları düzenlerken yanıtladı onu. "Bilmiyorum ama bir şeylerin yanlış olduğu kesin."

Konuya bir kez bile dahil olmamış olan Sirius, sessizliğini korumaya devam ederken elleri cebinde bir şekilde yavaş adımlarla geniş koridorda ilerliyordu. Bütün okul Fawley'nin böcürtünden bahsedip duruyordu. Regulus'unki de dedikodular arasındaydı tabii ama Fawley'ninki onun ikinci plana atılmasına sebebiyet vermişti.

Sirius ise diğerlerinin aksine hangisini ilk sıraya koyacağını kesinlikle kestiremiyordu. Normalde sorsalar, kardeşinin ondan nefret ettiğine adı gibi emin olduğunu söylerdi fakat şu an ne düşüneceğini hakkında hiçbir fikri yoktu. Regulus hep böyleydi. Hislerini belli etmez, etmemek için de elinden geleni ardına koymazdı. Şimdiyse Sirius, ona karşı nasıl davranması gerektiğini kestiremiyordu. Onun kendinden nefret ettiğini düşünmek, genç oğlanın her zaman daha kolayına gelmişti.

Tabii bir de Fawley konusu vardı. Justin... Okulda onun Justin'i öldürdüğü dedikodusu geziyor, onun ise bunu reddederek ağladığı söyleniyordu. Okudukları paragraflarda da bu doğrulanıyordu fakat Loren, anlatılanların aksine bunu hiçbir zaman inkar etmemişti.

Ayrıca kimseyi öldüremem dediği ve ailenin yüz karası olduğu da ortalıkta gezen bir dedikoduydu. Bazıları -Slytherinliler- onun Louis gibi bir hain, diğerleri etrafındakileri hiç tereddüt etmeden öldüren bir katil, geri kalanlarıysa ağlamaktan başka bir işe yaramayan korkak bir Slytherinli olduğunu düşünüyorlardı.

Sirius'unsa ne düşünmesi gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Ona hâlâ teşekkür etmem gerektiğini savunmuyorsunuz herhalde." James Potter için neyin doğru, neyin yanlış olduğu pek de önemli değildi açıkçası. Bu kızı sevmiyordu ve hakkındaki dedikodular da bunu destekler nitelikteydi. Fakat o iki iyilik meleği arkadaşı, maç esnasında kendisini kurtardığı için Loren'a bir teşekkür borçlu olduklarını söyleyip duruyorlardı. James'in ise buna kesinlikle hiç niyeti yoktu.

"James, bunu konuştuk." Bıkkınlıkla nefes veren Remus, sonunda Fawley Kütüphanesinin olduğu boş koridora dönerek sabahtan beri aynı şeyleri tekrarlayan arkadaşına dönmüştü sitemle.

"Evet ve ben de size aptal bir katile teşekkür etmeyeceğimi açık bir şekilde belirtmiştim-"

Üç genç, daha ne olduğunu bile anlayamadan James'i duvara sertçe iten Sirius, asasını onun boynuna dayarken sinirle konuşmuştu. "Eğer o kız olmasaydı ölebilirdin seni aptal ve emin ol eğer gerçekten bir katil olsaydı senin gibi bir pisliği kurtarmak için zahmete bile girmezdi. Şimdi o çeneni kapa ve git lanet teşekkürünü et."

"Sirius!"

Remus'un onu uyarmasıyla kendine gelen oğlan, karşısında dikilmiş hayal kırıklığıyla dolu gözleri gördüğünde kollarını gevşeterek hızla geri çekilmişti.

"Madalyonu ver." Remus'un komutuyla birlikte hızla boynundaki madalyondan kurtulan Sirius, onu bir köşeye fırlatırken hâlâ duvarın dibinde durmakta olan arkadaşına geri dönmüştü. "James ben... üzgünüm. Biliyorsun-"

Slytherin's Locket | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin