15 | "Öyleyse bile, sana ne Macnair."

1.5K 180 10
                                    

Kısa oldu biraz ama olması gereken bir bölümdü canlarım

İyi okumalar



19 Ekim 1976 / Pazartesi

Ahşap masasına yerleşen Mcgonagall; ellerini önünde bitleştirerek tek kaşını havaya kaldırmış, sert bakışlarını karşısında dikilen üçlüye sabitlemişti. "Pekala, ilk hanginiz başlamak ister?"

Macnair, Evans ve Fawley üçlüsü; loş ışıklı bu büyük odanın tam ortasında kafalarını yere eğmiş, sessizce Mcgonagall'dan gelecek cezayı bekliyorlardı. Tabi Macnair'ın sessizliği tahmin edildiği üzere pek de uzun sürmemişti. "Fawley bana Stupefy büyüsü yaptı Pröfesor. Benim hiç bir suçum yok."

Onun bir sorun çıkartacağını elbette ki biliyordu Loren. Zaten bu yüzden ilk konuşan olmak istememişti. Macnair'in diyeceği şeyi bekleyecek ve ona göre savunmaya geçecekti ama ortalarında dikilen Lily, ondan önce davranarak sert bakışlarını yanındaki esmer kıza çevirdi. "Eğer sen ona büyü fırlatmaya çalışmasaydın o sana hiçbir şey yapmayacaktı Macnair."

Loren, Evans'ın onu savunmasına her ne kadar şaşırsa da şuanlık tek yapabileceği onu onaylamaktı. Mcgonagall'a dönerek yavaşça kafasını salladı. "Evet Profesö-"

"Yalan söyleme, ben hiçbir şey yapmadım!"

Macnair'ın kulak kanatan sesi odada yankılandığında, Loren ister istemez yüzünü buruşturmuştu. Kızın zaten kötü olan sesi bağırınca daha da kötü bir hâl alıyordu ve bu kesinlikle katlanılabilecek bir şey değildi. Neyse ki Mcgonagall'da aynı şeyi düşünüyor olacak ki, elini sertçe masaya geçirerek Victoria'nın daha fazla konuşmasına engel olmuştu. "Saygılı olun Bayan Macnair. Bağırmaya lüzum yok. Bayan Evans, lütfen neler olduğunu siz anlatır mısınız?"

"Ama Profesör-" Ama Macnair tabii ki susmamış, ağzını açarak tekrar araya girmeye çalışmıştı fakat bu sefer Mcgonagall az önceki yumuşak tonun aksine, kendini bile korkutacak bir sesle konuşmuştu. "Dediklerimi tekrarlatmayın Bayan Macnair."

Onun bu dediği, Macnair'ı sinirlendirse de bu sinir korkusunun önüne geçememişti. Büyük ihtimal buradan çıkana kadar ağzını açamayacaktı.

Mcgonagall, her ne kadar tatlı bir kadın olsa da sert ve kuralcı bir yapısı vardı ve işte bu yüzden Loren, bu kadını fazlasıyla seviyordu. Bazen otoriterliği fazla kaçıyor olsa da gerçekten hayran olunacak bir insandı. Ne zaman nasıl davranılacağını kesinlikle çok iyi biliyordu.

Loren o an 'acaba Hogwarts'ta bir profesör mü olsam?' Diye düşünmeden edememişti ama bu fikri anında kafasından uzaklaştırdı. O, kendini beğenmiş burnu havada ergenlerle uğraşamazdı. Özellikle de Çapulcular gibi olan ergenlerle asla uğraşamazdı. Muhtemelen delirir, kendini astronomi kulesinden aşağıya atmaya çalıştığı sırada Dumbledore onu durdurarak işinin başına dönmesi gerektiğini söylerdi. Loren'da ona itaat ederek ergenlerle dolu olan sınıfına geri dönmek zorunda kalırdı.

Hoş, bir geleceği olacak mı ondan bile emin değildi.

Onun bu saçma düşünceleri beyninde dönmeye devam ederken Evans çoktan Mcgonagall'a olayı anlatmaya başlamıştı bile. "Cumartesi günü arkadaşlarımla beraber kütüphanede ders çalışıyorduk Profesör." Diye başladı cümleye. Loren'sa aklındaki bu saçma düşünceler yerine ona odaklanması gerektiğini farkederek bütün dikkatini verip yanındaki kızıl saçlı kıza dönmüştü. "Daha sonra kütüphaneden çıkmak için ayaklandığımızda Macnair bile bile bana çarptı. Ben belaya bulaşmak istemediğim için bir şey demedim ama sonra Macnair bana bir kaynar su büyüsü fırlattı-"

Slytherin's Locket | Sirius BlackWhere stories live. Discover now