18 | "Teşekkür ederim Black."

1.6K 177 19
                                    

İyi okumalar



21 Ekim 1976 / Çarşamba

Sirius Black tarafından yediği güçlü büyü ile koridorun sonuna doğru hızlanarak bilincini kaybetmiş, yerde boylu boyunca uzanıyordu Isaac Harper.

Karanlığın ve sessizliğin hakim olduğu boş koridorda birbirlerine öylece bakan iki gencin ise onu umursadığı pek söylenemezdi. Şu an yaptıkları tek şey, bulundukları durumu anlamlandırmaya çalışmaktı.

Kıvrımlı kirpiklerini tekrar tekrar kırpıştırarak karşısında dikilen uzun boylu gencin Sirius Black olduğundan emin olmaya çalışıyordu Loren. Her kırpışındaysa onun gerçekten Sirius olduğunu görüyor, ve her defasında inanamayarak tekrar kırpıştırıyordu.

İnanamıyordu genç kız. İnanamıyordu çünkü hâlâ tam olarak kendine gelebilmiş değildi ve onu Isaac Harper'ın elinden kurtaranın, daha geçen gün kendisini tereddütsüz bir şekilde tehdit eden Sirius Black olması... mantıksız geliyordu Loren'a.

Onu Azkaban'a yollamaya çalışırken ki kararlılığı gözlerinden okunan biri, neden gelip şimdi hayatını kurtarıyordu ki?

Başka biri olmasını umarak gözlerini kırpıştırmaya devam etse de karşısındaki çocuğun Sirius Black olduğu bâriz ortadaydı. Uzun saçları geniş omuzlarına dökülen genç oğlan elindeki asayı sıkıca kavramış, gölge düşen gri gözlerini dikmişti yerde oturan genç kıza.

Sirius, anlayamıyordu Loren'ı. Lily kendisini kurtaranın Fawley olduğunu söylediğinden beri anlayamıyordu. Her fırsatta onu izliyor, kızın içindekileri çözmeye çalışıyordu ama karşılaştığı sonuç her zaman koca, karanlık bir boşluk oluyordu.

Kendi arkadaşını bile hiç acımadan öldüren bu kızın, Evans'ı bir an bile düşünmeden kurtarması tuhaf geliyordu ona. Çıkarı olduğunu düşünüyordu, çıkarı olmadan kendini tehlikeye atmayacağını düşünüyordu ama ne çıkarı olabileceği hakkında tek bir fikir bile yoktu aklına.

Tek bildiği şey ona karşı temkinli olamaları gerektiğiydi. Loren Fawley, sandıklarından daha zeki ve tehlikeliydi.

Ama onu burada, öylece duvarın dibine sinmiş bir şekilde bırakmak da gelmiyordu içinden.

Giderek artan merhametine küçük bir küfür savurarak uzun adımlarını yavaş yavaş Loren'ın yanına doğru yönelttiği sırada genç kız, öylece onun yaptıklarını izliyordu. Şuan yapmakta olduğu şeye Sirius bile anlam veremiyordu.

Soğuk zeminde hareketsiz bir şekilde oturan kızın tam önüne geldiğinde, yere çökerek birbirine dolanmış kalın iplere uzattı kemikli ellerini.

Loren, kafasını arkasındaki soğuk duvara yaslarken gözlerini yumarak sessizce mırıldandı. "Tersine büyü uygulaman ya da yakman gerek. Ellerinle çözemezsin."

Sirius'un iplerde olan bakışları genç kızın ansızın konuşmasıyla bir an için onu bulmuş, ama onun kendisine bakmadığını görerek tekrar iplere çevrilmişti.

Belki iyi bir insan olmayabilirdi. Belki de karşısındaki kız, arkadaşını bile öldürebilecek kadar cani bir katil olabilirdi ama Sirius, yardıma muhtaç birini asla geri çeviremezdi. Bu huyundan fazlasıyla nefret etse de ne yaparsa yapsın bir türlü kurtulamıyordu.

Slytherin's Locket | Sirius BlackWhere stories live. Discover now