17 | "Stupefy!"

1.5K 176 30
                                    

İyi okumalar



21 Ekim 1976 / Çarşamba

Nefesleri gittikçe sıklaşan Loren ne diyeceğini bilemiyor, karşısındaki delirmiş gözlere korkuyla bakıyordu. Korkusunun sebebi kendine olan güvensizliği değildi. Aksine, kendine fazlasıyla güveniyordu ama şuan onu sıkıca kavrayan kollar ne çıkacak herhangi bir sese, ne de en küçük bir harekete izin veriyordu. Bu da dolayısıyla genç kızı fazlasıyla endişelendiriyordu. Ki zaten hareket edebilse bile Isaac Happer bulundukları bu yakınlıktan hareketi hemen algılar, onun herhangi bir şey yapmasına izin vermeden direkt müdehale ederdi. Yani yapabileceği tek şey, onun boş bir anını bekleyerek hemen harekete geçmekti ama bunun da hayatıyla kumar oynamaktan hiçbir farkı yoktu.

Çünkü öğrendiğine göre Isaac Harper, tescilli bir sinir hastasıydı ve şu an karşısında duran görüntünün genç kız için pek de iç açıcı olduğu söylenemezdi. Çocuğun alnında beliren kırmızı damar, şu an bile fazlasıyla sinirli olduğunu oldukça net gösteriyordu ve eğer Loren onu daha da sinirlendirebilecek herhangi bir harekette dâhi bulunursa bu, genç kızın hayatına bile bedel olabilirdi.

Yani Loren Fawley, şu an tam anlamı ile kapana kısılmıştı.

Korkulu gözleri karşısındaki çocukta gezinmeye devam ederken beline dolanan elin daha da sıkılaşmasıyla, ağzından kaçan küçük çaplı çığlığa engel olamamıştı. Isaac'in şu saatten sonra yapacağı tek bir hareket bile genç kızın korkuya kapılması için yeterliydi.

Sarışın çocuğun yüzünde, onun bu korku dolu çığlığı ile küçük bir sırıtış oluşurken "Şşş!" Demişti elini kızın ağzına biraz daha bastırarak. "Eğer bağırırsan sonu senin için hiç iyi bitmez Fawley." Onun eğlenerek söylediği bu cümle, Loren'ın bütün vücudunu korkuyla titretmişti.

Bunu farkeden Isaac, yüzündeki gülümsemeyi genişleterek kıza doğru biraz daha eğildi. "Benden korkuyor musun Fawley?" Kızın beline doladığı kolunu biraz daha sıkılaştırırken burnunu genç kızın saçları arasına gömerek yaklaşmış olduğu kulağına doğru fısıldadı. "Ağzındaki elimi çekeceğim ama tek bir yanlış hareketinde, sana hiç acımam. Anlaşıldı mı?"

Loren, onun bu dediğini küçük mırıltılarla onayladığında Isaac, kızın ağzındaki elini korkudan kızarmış olan yumuşak yanağına doğru yavaşça kaydırmıştı. Burnunu gömdüğü kahve saçlar arasından ayrılarak mavi gözlerini, kızın parlayan zümrüt yeşilleriyle birleştirdi.

Loren, tam karşısında durmuş yuvalarında delirmişçesine dönen bu mavi gözlere daha fazla bakamayacağını hissettiğinde, göz kapaklarını sıkıca yumarak kurtulmayı dilemişti ama bilmiyordu ki onun bu istemsiz hareketi bile Isaac'i sinirlendirmek için yeterliydi.

Genç oğlanın kızın yanağını okşayan eli hızla yana doğru kayarak kızın kahve saçlarını kavradığında Loren'ın ağzından engel olamadığı bir çığlık daha kaçmıştı.

"Bana bak Fawley!"

Oğlanın dişleri arasından kurduğu bu cümle genç kıza, artık hiçbir şey yapmadan dursa bile Isaac Harper'ın ona bir şekilde zarar vereceğini farkettirmişti. En azından kurtulmaya çalışırsa küçük de olsa bir şansı olabilirdi ama önce, Isaac'i daha da sinirlendirmemek için kapamış olduğu gözlerini açmalıydı.

Slytherin's Locket | Sirius BlackWhere stories live. Discover now