Slytherin's Locket | Sirius Black

31 | "Teşekkür ederim Sirius."

İyi okumalar

•
•
•

17 Kasım 1976 / Pazartesi

Beşinci bardağını da tek dikişte bitirip sırıtarak Matt'e dönen genç kız, kazanmışlığın verdiği egoyu saklama gereği duymuyordu. Fakat içtiği beş bardak balkabağı suyunun midesine yaşattığı ağrılar da görmezden gelinecek kadar az değildi. Bir eli, ağrıyan karnını bulurken sırıtışını sürdürerek gözlerini karşısındaki ikiliye dikmişti. "Bir Slytherinle asla iddiaya girmemelisiniz aptallar."

Aralarında yaptıkları 30 saniye içinde kim daha fazla balkabağı içer yarışını, elbette ki Loren Fawley kazanmıştı. Kazanmanın getirdiği tek dezavantajsa o küçük mide kramplarıydı.

"Merlin, sen gerçekten manyaksın."

Daha fazla bir şey yiyemeyeceğini anlayan Loren, derince bir nefes alıp karnını rahatlatmaya çalışırken yanındaki boşluğa oturan ağabeyi gülümseyerek dönmüştü ona. Ama bu gülümsemenin sahte olduğu yüz metre öteden bile anlaşılırdı. Okuldaki dedikoduları duyan Louis, kardeşinin yanında her zamankinden daha fazla olmak için çabalıyor Loren ise ondan sürekli kaçıyordu. Louis henüz bu konuyu açmamıştı ama konuşmaları gerektiğini ikisi de biliyordu.

"Kız kardeşin tam bir Slytherin, Louis."

İkilinin arasındaki gerginliği farkeden Harrison, araya girdiğinde masadaki bakışlar onu buldu.

"Az önce girdiği iddiayı kazanmak için her şeyi yaptı şuansa mide ağrısından ölüyor. Öyle değil mi?"

"Abartılacak bir şey değil."

Loren inkar etse de karşısındaki boş bardaklar üzerinde gözlerini gezdiren Louis, kafasını onaylamaz bir şekilde sallayarak küçük kardeşine dönmüştü. "Gerçekten hiç değişmemişsin Gracy. Küçükken de hep böyle inatçıydın."

Loren, hayatı boyunca ailesi dışında herkese karşı inatçı olmuştu. Herkese karşı hırs yapmıştı ama ailesi, onun kırmızı çizgisiydi. Belki de yetiştirilme şeklinden kaynaklanıyordu. Bilmiyordu ama ailesine karşı gelmek onun için her zaman imkansız olmuştu.

"Hey, Fawley!"

Soyadlarının telaffuz edilmesiyle aynı anda arkalarına dönen kardeşler, Ashley Quinn'i görerek kumral kızın Louis'e seslendiğini anlamışlardı.

Genç oğlanın başında dikilerek gülümseyen Quinn, kafasını yana eğerek Louis'in bir cevap vermesini beklemeden direkt konuya daldı. "Bana olan aşkını itiraf ettiğin zamana tahminen ne zaman geçeriz? Ben bunu beklemekten biraz sıkılmaya başladım da."

Ashley Quinn, gerçek bir Gryffindor özelliklerinin hepsine sahip olan yetenekli, güzel cadı. Ve Louis'in ilk seneden beri hoşlandığı Quidditch kovalayacısı.

"Konuşma vaktimizin geldiğini düşünüyorum." Aynı zamanda dobralığını da unutmamak gerek.

Fakat Louis Fawley'nin de ondan altta kalır bir yanı yok. "En sonunda senin bana geleceğini biliyordum."

"Aslında, o tam olarak öyle değil Fawley." Elini masaya yaslayarak genç oğlana biraz daha yaklaşan güzel kız, gözlerini oğlanın yüzünde gezdirerek eksik olmayan sırıtışını sürdürmüştü. "Maç sonrası kutlamada içkiyi fazla kaçırıp bana aşkını itiraf edeceğini ama bunu sarhoşken yapmak istemediğini söylemiştin. Sadece sana o zamanın geldiğini hatırlatıyorum."

İşte Louis Fawley'nin soğuk kanlılığının kırıldığı yer bu andı. O geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordu ama Quinn'in yalan söylemeyeceğinden de adı gibi emindi. "Pekala, bunu beklemiyordum ama bunun için pek doğru bir zaman değil."