26 | "Aileniz nasıllar, Bayan Fawley?"

1.1K 134 7
                                    

İyi okumalar



9 Kasım 1976 / Pazartesi

Ağabeyinin yanına gitmek için tribünlerden inen Loren, henüz Dumbledore ve Mcgonagall'ın onu gördüğünden bihaberdi. Umduğu tek şey, o kargaşada bunu kimsenin görmemiş olmasıydı çünkü daha kendine bile açıklayamadığı bu durumu bir başkasına nasıl anlatabilirdi hiç bilmiyordu.

Yaptığı mucizeydi, yaptığı lanet bir mucizeydi hatta öyle ki, halüsinasyon olup olmadığını bile düşünmüştü ama hayır. O gerçekten asasız bir büyü yapmıştı.

Ama şu anlık bunu göz ardı etmesi gerekiyordu. Çünkü maçı kazandığı için tebrik etmesi gereken bir ağabeyi vardı. Ayaklarının altındaki yeşil çimleri ezerek ilerideki Gryffindor topluluğuna doğru ilerlemeye çalışırken adının telaffuz edilmesiyle sesin geldiği yöne doğru yavaşça döndü.

"Fawley!"

Ona doğru sinirle ilerlemekte olan Ryan Blind ve arkasındaki takımı yalan yok, Loren'ı biraz tedirgin etmişti. Çünkü tamamiyle patlamaya hazır bir bombaya benziyorlardı.

Kızın yanına ulaştığı gibi kolunu sıkıca kavrayan Ryan, aldığı derin nefesler arasında sinir dolu bir gülüş atmıştı. "Ne yapıyorsun?" Dedi Loren kolunu tutmakta olan Ryan'a ama Ryan onu umursamadı.

"Başından beri onları tutuyordun, değil mi? Başından beri o aptal Gryffindorluların tarafındaydın. Tek amacın bizim tarafımızda gibi gözüküp bize saydırmaktı değil mi!? Moralimizi bozacaktın. Ama işe yaramadı. Eğer o aptal Potter olmasaydı o çok sevdiğin Gryffindor'u ezip geçerdik!"

Tutuşu gittikçe sıkılaşırken Loren, acının verdiği etkiyle yüzünü ekşitmeden edememişti. Orası kesinlikle moraracaktı. "Sen neden bahsediyorsun?" Dedi acıyan koluna odaklanmamaya çalışarak. "Eğer arayıcınız iyi bir arayıcı olsaydı şu an bu maçı kazanmış olurdunuz. Buradaki suçlu ben değil, takımını düzgün kuramayıp kaybetmenize sebep olan sensin."

Kurtulma umuduyla kolunu çekiştirse de bir sonuca varamamıştı genç kız. Hatta aksine, onun bu dedikleriyle daha da alevlenen Ryan kızın kolunu daha sert kavramaya başlamıştı. Onun bu hareketiyle ağzından kaçan acı dolu inlemeye engel olamadı Loren.

"Eğer o aptal Potter'ı kurtarmasaydın şu an canı acıyan sen değil, o olurdu."

Bir an için yaptığı asasız büyünün, Ryan Blind tarafından görülmüş olduğu düşüncesi aklını çelmişti Loren'ın ama eğer Ryan böyle bir şeyi görmüş olsa, bunu kesinlikle herkese söylemeden durmazdı. O yüzden genç kız bu ihtimali direkt eledi.

Ama bu, bir yandan da onu tedirgin etmişti. Orada onlarca insan vardı ve aralarından birinin bile onun bu yaptığını görmesi büyük bir sıkıntı oluştururdu.

"Çek o elini." Ortamı kaplayan bu itaatkâr sesle birlikte Ryan, kavradığı kolu sertçe ittirip sırıtarak sesin sahibi olan Louis Fawley'e döndü.

"Vay... vay. Senin şu an gidip Potter'a yalakalık yapman gerekmiyor mu Fawley. Çünkü eğer o olmasaydı sizi çoktan ezip geçmiş olurduk da."

"Ama kazandık, Ryan Blind." Kollarını göğsünde çaprazlayıp sarışın oğlana doğru bir kaç adım atan Louis, gözlerini ondan bir an bile ayırmazken bilmişçe sırıtmıştı. "İyi bir takım kaptanı olup torpille aldığın Rowle yerine daha iyi bir arayıcı seçseydin eğer, belki de kazanan siz olurdunuz. Neyse ki ben senin aksine takımımı en iyilerden oluşturdum ve şu işe bak ki, kazanan biziz."

Slytherin's Locket | Sirius BlackWhere stories live. Discover now