Özel Bölüm: NazGür | Part 1

10.2K 896 117
                                    



6 ay önce...

Tuna ve Özgür'ün balkona çıkmasının ardından hanımlar da, babaları salonda bırakarak arka taraftaki odaya geçmişlerdi. Hevesle İklim'in bebeği için aldığı şeylere bakıp bol bol konuşuyorlardı. Daha kısa zaman önce Selen'in bebeğinin gelmesiyle bu duruma biraz alışmıştı Nazlı. Güzel bir duyguydu. Liseden beri tanıdığı arkadaşlarının şimdi bir bebeği olması ise garip hissettiriyordu. Sanki hep öyle kalacaklarmış da hiç değişmeyeceklermiş gibi hisseden tek kişi kendisiydi muhtemelen.

Odadaki işleri bitince Füsun Hanım ve Handan Hanım salona dönmüşlerdi. Onların gidişinin ardından kızlar da ortalığı topluyordu. İklim'in yapmacık bir şekilde öksürmesinin ardından, "Hı?" dedi Nazlı daha fazla duymazdan gelemeyerek. "Söyle, yoksa üç aylıkken doğuruvereceksin şimdi."

"Birileri gözünü senden alamadı," dedi İklim, Nazlı'nın hiçbir söylediğini duymamış gibi. "Ne yaptın da yaktın adamı bu kadar?"

"Gözü çıksın," diye içine içine söylendi Nazlı. "Ben bir şey yapmadım. Kaçan kovalanıyor işte," dedi daha sesli bir şekilde. "Hoş, ondan kaçtığım da yok ya neyse."

"Aranızdaki elektrik elle tutulacak neredeyse Nazlı." İklim, elindeki tulumu katlayıp koyarak arkadaşına dönmüştü tamamen. "Bari bana yapma."

"Of!" diyerek elindekini yere bırakıp gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı Nazlı. "Tamam," derken gözlerini açıp arkadaşına döndü. "Onu görünce deli oluyorum, tamam mı? Nasıl anlatsam, sanki ruhum ona çekiliyormuş gibi. Sanki biz bir arada olmazsak evrenin dengesi bozulacakmış gibi." Alnı kırışıp dudakları büzülürken devam etti. "Biliyorum, saçma geliyor ama tarif edemiyorum duygularımı. Onu özlüyorum, görmek istiyorum, gördüğümde sarılmak istiyorum, kokusunu içime çekmek istiyorum. Ne bileyim, ona dair ne varsa yaşamak istiyorum işte." Sessizce dinleyen İklim'in suratındaki gülümsemeyi görünce yüzünün ifadesi değişti. "Tamam, neyse unut. Unut bunu." Ondan çok kendisine anlatır gibiydi sonraki söyledikleri. "Bunlar sadece hissettiklerim ama ben ne yapmam gerektiğini gayet iyi biliyor ve sınırı koruyorum. Ona olan kırgınlığım hafife alınacak cinsten değil. Öyle iki güzel kelime etti diye hemen kendimi kollarına bırakacak değilim."

"Ya söylediklerinin arkasında durursa?" dedi İklim, diğer anlattıklarını şimdilik geri plana atarak. "Sen kaçtığın için değil de gerçekten seni seviyorsa, ne istediğini biliyorsa, karşında sapasağlam durursa? Ona inanır mısın?"

Nazlı, arkadaşının sorusunu düşündü. Özgür, ona kendini çok kötü hissettirmişti ve bunun ardından aylar geçtikten sonra aklı başına anca gelmişti. Eğer o gece yanında herhangi bir erkek arkadaşı olmasaydı belki karşısına bile çıkmayacaktı. O gece sadece hazmedemediğinden dikilmişti karşısına ama ya şu an hala öyle bir hamle yapmamış olsaydı? Bu yüzden güvenemiyordu ona. Sevdiği için değil de hayatında kendinden başkası olmasın diye gururundan da karşısına dikilmiş olabilirdi o gece. Özgür'ün kendine ne kadar aşık olduğu düşünülürse bu muhtemeldi. Yine de oturmayan bir şeyler vardı ama ne olduğunu bilmiyordu.

Gelmesi, söyledikleri elbette hoşuna gitmişti. Eğer o an yaşanmamış olsaydı şimdi kendini daha kötü hissedebilirdi. Ama sağlamlığına emin olmasa da elinde öyle bir an vardı ve bir aydır buna tutunuyordu. Kendini kötü hissettiğinde o gece aklına geliyor, Özgür'ün söylediklerine sığınıp rahatlatıyordu içini. İnanmak istiyordu çünkü. Onun doğru söylediğine, gerçekten aşık olduğuna inanmak istiyordu.

Eğer inanırsa o zaman durum değişirdi. Ama Nazlı'nın öyle kolay kolay inanmaya niyeti yok gibiydi. Kalbi bir kere kırılmıştı ve yine aynı yerden kırılsın istemiyordu. Özgür'ün de oturduğu yerden durumu değiştireceğine hiç inancı yoktu. O böyleyken kendisini nasıl inandırabilirdi ki?

USLANMAZ | Yarı TextingWhere stories live. Discover now