Özel Bölüm: Melisa

28.1K 1.2K 397
                                    


Öfkeliydi kadın. Hem kendine, hem hayata, hem de hayatını zorlaştıranlara. Kendine öfkeliydi çünkü olmayacak bir heyecanın peşinden sürüklenmesine izin vermişti kalbinin. Ne sanıyordu ki? Adam karısından boşandı diye kendinin mi olacaktı? Olacak iş miydi? En yakın arkadaşlarından birinin kocasıyla? Olmayacağını bildiği için kendini uzak tutmak istememiş miydi zaten? İstemişti istemesine ama bunun için de yanlış bir yol seçmişti. Ayakları Kaan'a giderse, yaşayamadığı duyguları onunla yaşarsa Tuna'nın sadece bir heyecan olduğunu kendine kanıtlarsa uzak durabilirdi. Ama Tuna gibi o da haram kılınmıştı sanki kendisine. Kaan'a giden yolda da ayağına çelmeyi takan aynı arkadaşıydı. En azından ilk başta öyle zannetmişti. İlk defa mutlu olacağını sandığı anda da karşısında İklim'i bulunca gözü dönmüştü öfkeden. Kendine yakışmayan şeyler yapmıştı, şimdi düşününce utanıyordu. Neyse ki Kaan o defteri kapatmış, yüzüne vurmuyordu hatasını. İklim'le de konuşmuş, elinden geldiğince kendini anlatmıştı ama aralarının asla eskisi gibi olmayacağını biliyordu. İklim kin tutan biriydi, o başka ama kendisi de İklim'le eskisi gibi olmayı istemiyordu. Tuna ve İklim yeniden barışmasaydı da İklim'le yeniden arkadaş olamazlardı. Sadece yaptıklarından ve yasak olana gönül veren kalbinden dolayı özür dilemişti. Hayatına devam etmek için buna ihtiyacı vardı çünkü. Eskiyi kapatmadan yenisini açamazdı.

Hayatını zorlaştıranlara öfkeliydi çünkü yeni bir sayfa açmak için önüne çıkan ilk adama ve onun ilgisine tutunmak istemiş, her şeyi geride bırakacağına inanmıştı. Bunu neredeyse başarıyordu da. Eğer o adam yanlış bir adam olmasaydı tabii. Çalıştığı derginin bir etkinliğinde tanıştığı bu uçarı adamın kendisini beğenmesi sürpriz değildi. Göze çarpan, güzel bir kadındı Melisa. Güzelliğinin de farkındaydı. O yüzden şaşırmamıştı Ozan'ın kendisiyle ilgilenmesine. Fakat bu ilgi hızla ciddi bir yola sapınca neye uğradığını şaşırmıştı. Her ay haberlerini bastıkları o zengin adamlardan birinin kendisiyle ciddi ciddi evleneceğini hiç düşünmemişti. Düşünmek için süre istemiş ve bu süreyi onu tanımak için kullanmayı tercih etmişti. Ozan da kendisini hiç sıkıştırmamış, akışına bırakmıştı her şeyi. Anlayışla karşılandığı için kendini şanslı hissediyordu Melisa. Ama sonra bir hatayı başka bir hatayla örtmek istemeyeceğini fark etmişti. Bu, kendini kandırmaktan başka bir şey değildi. Ozan'ı sevmiyordu. Onun yakışıklı, zengin, eğlenceli biri olması bir artıydı ama aradığı o yoğun duyguyu bir türlü hissedemiyordu Ozan'a karşı. Mantık evliliği yapmayı her zaman savunan biriydi ancak iş kendi başına gelince bunun yanlış olduğunu fark etmişti. Sevmediği bir adamın kendisine dokunmasına izin veremezdi. Daha fazla uzamadan bu meseleyi bitirmek en doğrusuydu. Ozan kendisini anlar diye düşündü ve yılbaşından bir önceki gece onunla konuştu.

"Çok iyi birisin," diye bir klişeyle başladığı konuşmayı, "Ama ben yapamam, evlilik teklifini kabul edemem," diye bitirdi. "Üzgünüm." Kendisinde olan ama henüz parmağına takmadığı yüzüğü çantasından çıkarıp ona uzattı.

Bir yüzüğe, bir Melisa'ya bakan Ozan, "Sen benimle dalga mı geçiyorsun kızım?" diyerek kükredi kapının önünde. O andan sonra aslında Ozan'ın iyi biri olmadığını fark etti Melisa. Reddedilince gerçek yüzü ortaya çıkmıştı. Bu konuşma için onun evinin pek uygun bir yer olmadığını da böylece anlamıştı ama biraz geç kalmıştı bunun için. "Tak o yüzüğü parmağına."

İçinde bir tedirginlik olsa da geri adım atacak değildi şu saatten sonra. Kafasını iki yana sallarken, "Yapamam," dedi. "Seninle evlenemem." Elindeki yüzüğü ısrarla uzatsa da alan yoktu.

"Evlenirsin," diye üstüne yürüdü Ozan. "Bal gibi evlenirsin."

"Zorla mı?" diye bağırdı Melisa.

USLANMAZ | Yarı TextingWhere stories live. Discover now