11. Bölüm

50.7K 2.1K 697
                                    

"Konuşuyoruz?" diye sesin geldiği yöne bakışlarımı çevirirken yaslandığım demirden ayrıldım. "Ne olabilir?" Kaan da bu esnada aramıza biraz mesafe koyarak geri çekilmişti. Ellerini cebine sokup yanımıza gelen Tuna'nın sarhoş olabileceğini düşündüm. Bugün gündüzü başka, akşamı başka davranıyordu. Bensizlik iyi gelmemişti muhtemelen, kıyamam.

"Kişisel alanlarınızı ihlal ederek neden konuşuyorsunuz?" Önümüzde durdu.

Gözlerimi devirerek, "Tuna, saçmalama Allah aşkına," demekten kendimi alamadım. Mutfakta yaptığı imayı şu anda da yapıyordu ve en son istediğim şey; kendi evimde, misafirim tarafından rahatsız edildiğimi düşünen eski kocamın kıskançlıklarıyla uğraşmaktı. Ayrıca o da az önce Melisa ile yakındı ve ben ona ağzımı açıp tek kelime etmiş miydim? Hayır. Çünkü kan kusup kızılcık şerbeti içmek biz kadınlar için kati bir kural gibiydi neredeyse. Zaten sesimi çıkarırsam kıskandığımı düşünür, burnu bir daha asla yere inmezdi. Kıskanmıyor muydum? Evet, hem de deli gibi. Ama bunu ona belli etmeye niyetim yoktu.

"Ben gideyim artık, yarın sabah erkenden işim var." Kaan araya girerek konuyu dağıtmaya çalıştı. "Her şey için teşekkürler İklim, görüşürüz." Uzattığı elini sıktım, keskin bakışlar altındayken ona sarılamazdım sonuçta.

"Görüşürüz, iyi geceler."

"Görüşürüz Tuna," diyerek ona da seslendikten sonra içeriye girip gözden kayboldu.

"Yürü," dedi Tuna sadece benim duyabileceğim bir sesle. "Anca gidersin."

"Çok ayıp!"

"Asıl onun kafasında dönenler ayıp."

"Ne dönüyormuş kafasında?"

"Boşandın diye soluğu yanında alıyorsa ne dönebilir İklim? Saf değilim diye de geçinirsin ama."

"Allah Allah, bak sen. Boşandığım ama hala peşimde dolanan eski kocam neler söylüyor."

"Ben?" diye kendini işaret etti. "Ben mi senin peşinde dolaşıyorum?"

"Evet?" İnkar etmeyecekti herhalde.

"Bugün olanlar aniden gelişti bir kere. Kendi kendine yazma."

"O zaman şu an burada ne işin var?"

Omuz silkti. "Tamamen partini baltalamak amacım."

"Paylaştığım fotoğrafla alakası olmasın?"

"Fotoğraf mı paylaştın? Görmedim bile." Ya ya, tabii.

"Bekle." Elimle işaret ederek beklemesini söyleyip telefonu aldım ve hikayemi görenler kısmını açtım. Hem de ilk sırada çıkmıştı adı. "Bu ne o zaman?" Telefonu suratına uzattım.

"Dikkatimi bile çekmediyse demek."

"Neyse, uğraşamayacağım seninle daha fazla. Yapacağını yaptığına göre ekibini de toplayıp gidebilirsin."

"Ne o, kovuyor musun bizi kara kız?" O sırada balkon kapısından uzanan Özgür Abi'ydi bunu soran.

"Sen kal abi. Gitmesi gerekenler kendini biliyor."

"Gideceğiz zaten," dedi Tuna bana bakarak ve sonra abisine döndü. "Daha gece bitmedi, değil mi abi?"

"Tam olarak yeni başlıyor kardeşim."

"Aman iyi, ne yaparsanız yapın."

Herkes gittikten sonra saat bire yaklaştığı için evi toparlamakla hiç uğraşmamış, kendimi direkt yatağa atmıştım. Daha bugün Tuna'nın kokusuna bulanan yatağıma. Yaşadıklarımız bir rüya mıydı yoksa delirdiğimin kanıtı mı? Yüzümü yastığına bastırarak uyumaya çalışırken, yarının pazartesi olduğunu hatırlamam bile tüm enerjimi sömürüyordu. Neden şu işi dün gece yapmamıştım ki? Mor gözlerle gidecektim işe. Neyse kızım, uyu.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin