32. Bölüm

34.2K 1.6K 279
                                    

Ne desem, nasıl teşekkür etsem bilemiyorum. Bugün gördüğüm yükseliş birden oldu ve ellinci sıralardan birden zirveye çıktık! Uslanmaz, Genel Kurgu ve Gizem kategorisinde 1. sırada. Benimle olan, oylarını ve yorumlarını eksik etmeyip yükselmemizde katkısı bulunan herkese çok teşekkür ediyorum. Çok uzatmadan bölüme alayım, başa yazmak istedim bunu da. İyi okumalar.

--



Tek elimden destek alarak yattığım yerden doğrulurken, "Nasıl?" diye sordum. "Sen anladın mı?"

Yüzünü yeniden gökyüzüne dönüp bakışlarını benden çektiğinde, "Anladım tabii İklim. Şeytan çarpmışa döndün," dedi.

Hala üstümden atamadığım şaşkınlığımla, "Neden dün bir şey söylemedin o zaman?" diye yeni bir soru sordum.

"Sence uygun bir mekan mıydı bunun için?" O da doğrulup karşımda bağdaş kurdu. "Sesli bir şekilde kendime bile dile getirmediğim bir şeyi duyulma ihtimali olan bir yerde ağzıma sakız eder miyim?"

"Doğru, haklısın." Paylaştığım sırrın ağırlığı altında ezileceğimi biliyordum. Ömür boyu kimseye söylememem gereken bir sır verilmişti avuçlarıma ve bu sır benimle mezara gidecekti. Kim ezilmezdi ki böyle bir şeyin altında?

"Daha önce benim aşk hayatım hakkında fikrin olmadığı için hiçbir şeyi fark etmedin ama dün, o gizemli kadının kim olduğunu merak ettikten sonra yani, radarların açıldı ve bunca yıl gözünün önünde duran şeyi görüverdin."

Tespitinde haklıydı. Defalarca bir araya geldiğimiz olmuştu ve Semih, Selen, Kaan üçlüsü hep çok yakın arkadaş olarak takıldıkları için böyle bir şeyin olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Ama şöyle bir düşününce aslında Kaan Selen'e karşı hep farklıydı. Daha kibar, anlayışlı, uysal, pozitif. Aşık olan birinde ne varsa Kaan da onun yanında birden o kişiye dönüşüyordu. Normalde de öyleydi ama ona olan bakışlarındaki anlam, tüm bunları daha değerli kılıyordu onunlayken.

"Nasıl sakladın bunca yıl?"

"Sana o meselenin içimde kapandığını söylemiştim."

"Hiç kapanmış gibi durmuyordu."

"İnsan duygularına söz geçiremiyor evet ama o benim kardeşimin karısı ve bu hesabı kapatmaktan başka bir yolum yok."

"Ama böyle de acı çekiyorsun."

"Hak ettiğim bir acıyı çekiyorum."

Koluna dokunup güven verircesine sıktım. "Kimse böyle bir şeyi hak etmez."

"Yanlış insana aşık olursan edersin." Derin bir nefes aldı. "Eğer ömrümün bir gününde bile benim olmayacak olan bir kadına aşık olacağımı bilseydim, böyle bir acıyı yaşamadan ölmeyi seçerdim."

"Hişt, öyle söyleme."

"Hem onun mutlu olmasını isteyip hem de Semih'le gözümün önünde aşklarını yaşarlarken içimin nasıl yandığını tahmin edebiliyor musun? Bu yüzden kahrolurken bile kendimden utanıyorum ama elimde değil. Görmezden gelmeye çalışıyorum, kafamı çeviriyorum ya da o an saçma bir şey düşünüyorum ama bir yere kadar. Ona her sarıldığında, her öptüğünde hem üzülüyorum hem de üzüldüğüm için kendimden nefret ediyorum."

Dolan gözlerine daha fazla dayanamayıp ona sarıldım. Keşke elimden bir şey gelseydi ama dinlemekten başka hiçbir şey yapamazdım ki onun için. Sadece dinleyebilir, acısını paylaşabilirdim. "Böyle olmasını sen de istemezdin." Melisa ister miydi acaba? Onun da duyguları Kaan kadar acı verici miydi yoksa benim gördüğüm gibi kirli mi? Nedense ikisini bir tutamıyordum. Ne olursa olsun Melisa'yı anlayamıyordum, anlamayacaktım.

USLANMAZ | Yarı TextingWhere stories live. Discover now