45. Bölüm

30.5K 1.5K 496
                                    


Ortamızdaki sehpanın üzerinde duran ve muhtemelen sabahtan kalan fincanların dibindeki telvenin kokusundan mı, tepemizde kaynayan güneşin sıcağından mı yoksa gözlerinin karşısında ezildiğimden mi bilmiyorum ama midem ağzıma gelmişti. Hissettiğim bulantıyla birlikte elimi ağzıma kapatırken oturduğum yerden fırladım. O da neye uğradığını şaşırarak arkamdan kalktığında soluğu çoktan kapıda almıştım. Kilitli kapıya boştaki elimle vurdum. Kendimi zor tutuyordum ve yeni temizlenen terası kirletmek istemiyordum. O yüzden ayağımla da vurdum ve o sırada Tuna da yardım etmeye niyetlenmişti.

"Abi aç kapıyı yoksa pişman olacaksın."

Yarısı cam olan kapının perdesi aralanırken, "Tehdit ediyor bir de," diye söylendi Özgür Abi. Ama beni gördüğünde suratındaki ifade yerini dehşete bıraktı ve hızla kapıyı açtı. Yana kayıp geçmem için yer açtığında mutfağın karşısındaki lavabo olduğunu tahmin ettiğim yere koştum.

Kapıyı arkamdan kapattığımda kendimi tutmayı bırakıp klozete eğildim. Sabah kahvaltısıylaydım ve midemi bulandıracak kadar kahve falan da içmemiştim. Hatta öğle yemeğim sabote edildiği için bayağı açtım. O yüzden acı sıvıdan başka bir şey çıkmamıştı. Rahatlayarak doğrulduğumda sifona basıp lavaboya geçtim. Suyu açıp temizlendikten sonra saçlarımı da nemlendirerek geriye doğru taradım ellerimle. Bu neydi şimdi? Mevsim geçişinin mi yoksa az önce karşımda konuşan adamın laflarının altında ezilişimin bir yan etkisi mi? Ellerimi lavaboya dayayıp derin bir nefes aldım.

"Ben aşık olmadığım hiçbir kadını öpmem."

Söylediğinin doğruluğu var mıydı yoksa Özgür Abi'den bir şeyler duymuştu da beni utandırmak için mi böyle söylemişti? Eğer ikincisiyse, tebrik ederim ki başarmıştı. Parmak uçlarıma kadar hissediyordum utancı. Aşık olmadığım bir adamı öpmüştüm. Hem de koşarak. Hem de ondan böyle bir hamle gelmediği halde. Hem de o lanet olası imzayı atmamın üzerinden sadece iki hafta geçtiğinde. Kalbimde hala bir başkası varken, sebebi her ne olursa olsun aşık olmadığım bir adamın dudaklarına karışmıştı dudaklarım.

Ben ne yaptım?

"İklim, iyi misin?" Kapının sesiyle kendimi suçladığım düşüncelerimden sıyrılmış, toparlanmaya çalışmıştım. Beni böyle görmemeliydi. Eğer bilmiyorsa bile anlamamalıydı. Onu daha fazla üzmeye hakkım yoktu. Allah kahretmesin, bir tane siteye üye oldu diye anasından emdiği sütü burnundan getirmek istemiştim ama yaptıklarım da, söylediklerim de onunkilerin yanında kat be kat fazlaydı. Neyin bedelini ödetiyordum bu adama? Boşanmıştım işte ceza olarak, daha ne istiyordum ondan? "Açayım mı kapıyı?" Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra saçlarımı düzelttim ve ihtiyacım olan derince bir nefes aldıktan sonra ona fırsat tanımadan ben açtım kapıyı. "Yediğin bir şey mi dokundu? Hastaneye gidelim mi?"

"Gerek yok, abartma." Lavabonun önünde dikilmeyi bırakıp mutfağa geçtim.

"Aynen Tuna'cığım, abartma. Değer verdiğini bu kadar belli etme," diyordu Özgür Abi alayla.

"Ne alakası var ya?" Tuna söylenerek onu yalnız bıraktığında Özgür Abi mutfağa, yanıma geldi. Temiz bir bardağa su doldurdum.

"Ona bir şey söylemedim. Bunu istemeden öğrendim ama kardeşimin öğrenmesine gerek yok İklim," dedi, buzdolabına yaslanırken.

Doldurduğum suyu içtikten sonra, "Söyleyemem zaten," diye mırıldandım. "Az önce gözlerimin içine baka baka dediği şeyden sonra hiçbir şey söyleyemem."

Kapıdan dışarıyı kontrol ettikten sonra sesini alçaltarak yanıma yaklaştı. "Ne söyledi?"

"Aşık olmadığı hiçbir kadını öpmeyeceğini," derken sesim suçluluk ve utanç doluydu.

USLANMAZ | Yarı TextingWhere stories live. Discover now