97. Bölüm

15.6K 1K 406
                                    

Bölüm şarkısı: The Civil Wars - Dance Me to the End of Love



Tamamen hazır olduğumda elime buketimi de alıp boy aynasının karşısına geçtim. Tahminimden de öte bir görüntüyle karşılaşınca yüzüme yayılan tebessüme engel olamamıştım.

Gelinlik yerine giydiğim beyaz elbisenin omuzlarından iki ince askı iniyordu. Sırtımı ise çapraz ipler süslüyor ve belimdeki kemer kısmına bağlanıyordu. Kemer elbisenin kendi kumaşındandı ve göğüslerimin altında bitecek kadar kalınlığı vardı. Derin bir göğüs dekoltesi olmasına rağmen kolye takmayı tercih etmemiştim. Etek kısmıysa kloş iniyor ve dizlerimin birkaç parmak altında bitiyordu. Hem benim tarzıma uygun, hem de hayalimdeki nikah için ideal bir elbiseydi. Ayağımda da yine beyaz, ince topuklu ve zarif taşların süslediği bir ayakkabı vardı.

Saçlarımı elbiseye uygun şekilde atkuyruğu şeklinde toplamış, önden iki tutam bırakmıştım. Daha doğrusu Merve yapmıştı.

Elimdeki bukette beyaz ve açık mavi güller vardı. Bu iki rengi seviyordum.

"Beğendin mi?" diye soran kızlara başımı sallayarak cevap verdim. "Çok beğenmiş," dedi Nazlı. "Konuşamıyor baksana." Diğerleri kıkırdarken arkamı dönüp bir de elbisenin arkadan duruşuna baktım, milyonuncu kez.

"Tamam artık, aynayı çatlatacaksın." Merve telefonunu çıkarmış ve yanıma gelmişti. "Bir selfie çekmeyelim mi?"

"Çekelim kız."

"Kızımla bizi de alın," diye araya sıkıştı Selen. Bebeğin cinsiyetini öğrendiklerinden beri kızım aşağı, kızım yukarı diyorlardı.

"Hamile olduğuna kimse inanmaz," diye takıldı Nazlı. "Şu haline bak. İncecik ve sinir bozucusun." Yalandan kızmıştı.

"Birkaç ay sonra bir daha görüşelim canım," dedi Selen elini karnına götürürken.

"Kızlar, hadi kameraya bakın artık."

Merve'nin uyarısıyla hepimiz telefona bakıp ağzımız kulaklarımızda poz verdik. Birkaç tane arka arkaya çektikten sonra hepsi sırayla yanıma gelip benimle de tek tek çekildi.

"Meşgulüm, kontrol edemiyorum diye beni harcamayın. Kötü çıktıklarımı paylaşmayın sakın," diye uyardım kızları. Geçiştirerek onayladılar ve açıkçası pek güven vermediler.

"Aaaa, unutuyordum!"

Çığlık atan Nazlı'ya, "Neyi?" diye sordum. Son günlerde iyice panik olmuştum. Bir aksilik çıkacak diye ödüm kopuyordu.

Çantasını karıştırıp bir kalem çıkardı ve gülerek havada salladı. "Tabii ki isim yazmayı."

"Bu muydu?" diye söylensem de bir yandan ayakkabımı çıkarıyordum. "Al bakalım."

Ayakkabıyı alırken söyleniyordu. "Beş buçuk sene öncekinin bir faydasını göremedim ya neyse." Kalemin kapağını ağzına alıp adını yazarken de devam etti. "Hepinizin ayakkabısına yazdım ama oralara hiç girmiyorum." Kızlar gülüşürken kaleminin kapağını kapatıp ayakkabımı geri uzattı.

"Bu sefer kıracaksın şeytanın bacağını," deyip göz kırptım. "Tuna nerede ya? Neden gelmiyor hala?"

"Anca kızım. Hazırlanmıştır, gelir birazdan."

"Nazlı, sen arkadaşınla katılacağını söylüyordun. Geldi mi arkadaşın?" diye sordu Selen. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

USLANMAZ | Yarı TextingWhere stories live. Discover now