Chapter One- The Searcher

4.8K 273 182
                                    

        Bu hikayenin orjinal dili İngilizcedir ve bütün hakları secretninjas 'a aittir.

(Zoe'nin bakış açısı)

Akciğerlerim yanıyordu. Çok yanıyordu. Çok acıyordu ve güçsüzleştiğimi hissedebiliyordum. Tükürüğümü yuttum ve labirentin koridorlarından birine döndüm. Büyük bir sarmaşık yığınına atladım.

Ben bir Arayıcı' yım. Her gün Labirent' e giriyor ve bu lüle dolu yerden çıkabilmek için en küçük bir şey arıyoruz.

Buraya ilk gelen ben değilim. Benden önce buraya çok kişi geldi. Ben sadece buraya kuralları, işleri ve hayatı koyanım.

vızzzzzzzzzz

tıkır

vızzzzzzzzz

Sarmaşıklara tırmanırken bir Izdırap Veren' in kaydığını hissettim ve bıçağımı kemerimden çıkarttım. Canavarın mekanik sesler çıkararak etrafa baktığını gördüm. Bu tarafa döndüğünde yere atladım. Bileğimdeki acıyı boş vererek canavara doğru koştum. Kauçuk gibi derisine bir adet bıçak darbesi. Izdırap Veren' in kalbi. Nefesimi yavaşça dışarı verdim.

En yakınımdaki duvara yaklaştığımda duvar hareket etti. Ciddiyim, hareket etti. Duvarlar gün içinde hareket etmez.

"Ne-AHH!" diye çığlık attım.

Kesinlikle öleceğim, düşüncesiyle siyah bir çukura düştüm.

--

Siyah, çok siyah. Bacaklarım soğuk metale değiyordu. Sallanıyordum. Duvarlar vardı. Metal duvarlar.

Yaklaşan bağırışları duyabiliyordum.

Güneş ışınları gözlerime hücum edince şaşırarak gözlerimi kapattım ve homurdandım. Sonunda, gözlerimi açabildiğimde ayağa kalktım. Ben...ben çaylak kutusunda mıydım? Bu bir şaka olmalı. Bunu planlayan lülekafanın başı çok büyük dertte.

Yukarıdaki metal duvarlar açılınca, kollarımı beni buraya koyan çıkıntıya bağırmak için göğsümde birleştirdim.

"Bu bir kız!" diye bağırdı biri.

"Tabi ki de bir kız, ne olduğumu düşünüyorsun?" diye geri bağırdım.

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra çamurlu bir el görüş alanıma girdi.

"Kendim çıkabilirim, teşekkür ederim." diye söylendim.

Soğuk metale ellerimi sabitleyip kendimi yukarı çıkardım.

"Ne-'' diye başladım ama...

Erkekler. Bir sürü erkek. Her yerdeler ve hepsi bana bakıyor.

"Ben Alby,'' dedi koyu tenli çocuk. "Burada liderim. Adını hatırlayabiliyor musun?"

"Tabi ki de. Ne olduğumu düşünüyorsun? Lanet bir çaylak mı? Adım Zoe, çıkıntı." diye söylendim.

Tüm erkekler nefeslerini tutmuşlardı.

"S-sen bizim gibi konuşuyorsun?"

"Sen nasıl-''

"SESSİZLİK!" diye kükredi Alby. "Tam olarak nereden geldin Zoe, hatırlayabiliyor musun?"

"Mıntıka. Labirent." dedim basitçe.

Elimi kızıl saçlarımın arasından geçirirken esnedim.

Mystery Girl ( THE MAZE RUNNER FANFIC) [Turkish Translation]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin