Chapter Eighteen-Walls

1.6K 121 175
                                    

       Bu hikayenin orjinal dili İngilizcedir ve bütün hakları secretninjas 'a aittir.

Çevirmen: *SPOILER İÇERİR, AĞIR SPOILER İÇERİR* Üzücü bir bölüm. Bölüm şarkısı Bring Me The Horizon-Can You Feel My Heart, dinlemeniz şiddetle önerilir.

Aklıma çok takılan bir soru var, daha cevabını bulamadım. Neden yorum sayısı 145'ten 27'ye düştü?

Yeni bölümü çok geç yayımladım diye mi? Ki yine tatildeydim. Çevirmem uzun sürdü diye mi? Zoe ve Newt ayrı olduğu için bölümler sıkıcılaştığı için mi? Öldünüz mü? Eğer böyle giderse yorumlar belli bir sayıyı aştığında yayımlayacağım. Daha sayıyı belirlemedim ama.

Neyse, Zoe ve Newt en sonunda buluşuyorlar.


Uyandığımda Mıntıka sessizdi. Hiçbir tıkırtı yoktu.

Yatağımın ucunda Mıntıka'ya gelirken yanımda getirdiğim çanta ve bir çift bot vardı. Kelly tam takım hazırlık yapmıştı.

Plana göre ilk ben gidecektim. Ve gelmek isteyen diğer Mıntıkalılar da birkaç güne Mıntıka'dan ayrılmış olacaklardı. Birer birer. Belki bu süreç içerisinde daha fazla kişi gelmek isteyebilirdi.

Kot şortumu bacaklarımdan geçirdim. Odamda sırt çantama konulmamış tek kıyafetler, bu şort ve kareli bir gömlekti. Gömleği de giydikten sonra saçlarımı atkuyruğundan kurtardım.

Bu kadardı, gidiyordum. Özgür olacaktım. Hepsini tekrar görecektim. Omuzlarımdan ağır bir yük kalkmış gibi hissediyordum.

Dudaklarımın uçları yukarı kıvrıldığında odadan çıktım. Veronica, Kelly ve yakında Kayran'a gidecek herkes Kutu'nun etrafına toplanmış, yarı gergin, yarı heyecanla Kutu deliğine bakıyorlardı.

İlk önce Veronica'ya sıkıca sarıldım. "Çok mutsuzdun," diye fısıldadı saçlarıma doğru. "Çok üzgünüm. Ben çok üzgünüm," diye mırıldandım. Kafasını sallayıp benden uzaklaştı. "Asla üzgün olma. Sen farklısın, Zoe. Bir şey duvarlarını yıkmış gibi."

Kelly buna tartışmamızı hatırlamışçasına homurdandı.

Diğer kızların ellerini sırayla sıktım.

"Sanırım sizi diğer tarafta göreceğim," diyerek elimi salladım.

Kutu'nun kapaklarını açmadan önce Sophie elime büyük bir pala verdi. "Aşağıda bir şey varsa diye," dedi. Kapakları açtığımda arkamı döndüm. Şimdi tüm Mıntıkalılar uyanmışlardı.

"Kimiz biz?" diye bağırdı Kelly.

"Mıntıkalılar!" diye karşılık verdiler.

"Liderimiz için!" diye bağırınca Kelly, başını bana çevirdi.

"Liderimiz için!"

Deliğe atlamadan önce elimdeki uzun palayı aşağıda parlayan bıçağa attım.

Bu sefer bir şeyin üstüne sertçe düşmemiştim. Yumuşak bir şeyin üzerindeydim.

Tam önümde bir kadın duruyordu. Uzun, koyu saçları ve ince dudakları vardı. Birbirine uyumlu beyaz bir bluz ve eteğin üzerine yine beyaz bir laboratuvar önlüğü giyiyordu. Otuzlarında gibiydi, parlayan gözleri gözlerimden ayrılmıyordu.

"Ben Fiona, İSYAN merkezine hoş geldin," diyerek sırıttı ve bir elini bana uzattı. Ona gözlerimi büyüterek baktığımda geriye doğru korkuyla süründüm.

Mystery Girl ( THE MAZE RUNNER FANFIC) [Turkish Translation]Where stories live. Discover now