Chapter Eleven-Murky Looking Liquid

2.3K 147 352
                                    

        Bu hikayenin orjinal dili İngilizcedir ve bütün hakları secretninjas 'a aittir.

Uyanmıştım, güneş ışığı göz kamaştırıyordu. Gözlerimi işgal ediyordu ve bu rahatsız ediciydi. İnleyerek yatakta yuvarlandım.

Sert bir şeyin üzerine yuvarlanmıştım. Evet, bir kol.

Yere baktığımda yorganın altında kıvrılmış, kolu yukarı uzanan Newt'i gördüm. Eli bileğimi sıkıca kavrıyordu. Bu onun için rahatsız edici olmalıydı.

Huzurlu gözüküyordu. Uyurken yüzü, beş yaşındaki bir çocuğun yüzüne benziyordu. Tamamen savunmasız gözüküyordu. Gözleri kapalıydı ve saçları gözlerinin önüne düşüyordu.

Aşağıya uzanıp saçlarını gözlerinin önünden çektim.

"Beni izlemen sona erdi mi?" diyerek sırıttı ve aniden gözlerini açtı. Kolumu çekip kızardım.

"Uyuduğunu sanıyordum."

"Sen kolumun üstüne yuvarlanana kadar uyuyordum."

Çocukça bir hareketle dilimi çıkarıp yataktan çıktım.

"Düşünüyordum da... Artık burada kalmak zorunda değilsin... Demek istediğim, eğer istemiyorsan. Ee, kendini koruyabilirsin, değil mi? Eğer istiyorsan dışarıda uyumaya iznin var." dedi, aralarda biraz duraklayarak.

"Burayı seviyorum." diyerek kıyafet bulmak için çekmeceleri karıştırdım. Newt'in tişörtlerinden bir tanesini ve şortlarımdan birini yatağın üzerine koydum. Elimi saçlarıma geçirip gelişigüzel melodiler mırıldandım.

O da kendi kıyafetlerini alıp duşa kabinlerin olduğu tarafa yöneldi.

"Ben... Kalmak istiyorsan kalabilirsin. Ben sadece... söylüyordum." diye konuşmaya çabaladı.

"Biliyorum," Kafamı salladım. "Sorun yok. Burası iyi. Aslında, daha iyi."

Tanrım, kesinlikle yanlış anlayacak.

"D-demek istediğim... burası soğuk değil ve işte diğer şeyler." diye kekeledim. Kızararak arkamı döndüğümde odadan çıktı.

Kıyafetlerimi değiştirip bilekliği koluma taktım. Anlaşılan, saçlarım açıkken daha güzel gözüküyordu.

Derin bir nefes alarak gözlerimdeki uykuyu atmaya çalıştım. O kâbus beni biraz sarsmıştı, biraz çökmüş hissediyordum.

Daha çok korkuyordum, olmayacak bir şey için gergindim.

Midemde tam olarak açıklayamadığım bir hareketlilik vardı. Belki de sadece açtım.

Kafamı eğip tekrar kızardım.

Kahvaltı için odadan ayrıldım, yemeğimi alıp oturdum. Yalnızdım, oturduğum yer her zamanki oturduğumuz yer değildi. Düşüncelerimi temizlemek istiyordum, yemeğimi yerken ayağımı hafüfçe yere vuruyordum.

O kâbustan başka bir şeye odaklanmam gerekiyordu. Tüm çocukları bir arada görmeye dayanamazdım, daha çok kafayı yerdim.

"Tam olarak ne saklıyorsun?" diyen bir ses duydum.

Kafamı kaldırdığımda Zack'i gördüm. Yanıma yaklaşarak kafasını yumruğuna dayadı.

"Anlatmamı istemezsin, Zack." Kafamı sallayıp saçlarımın yüzümü kapatmasına izin verdim.

"Eğer böyle devam edersen gidip Minho, Newt ve Alby'ye nerede yediğini söyleyeceğim. Seni arıyorlardı." diyerek sırıttı.

"Ah, tamam. Sizin hakkınızda bir kâbus gördüm. Hepinizi bir arada görmek beni korkutuyor."

Mystery Girl ( THE MAZE RUNNER FANFIC) [Turkish Translation]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin