Chapter Twenty Four-Home

1.1K 78 95
                                    

Bu hikayenin orjinal dili İngilizcedir ve bütün hakları secretninjas 'a aittir.

Chapter Twenty Four-Home

Teresa sandalyesinin ucuna doğru kaykılıp ardından sırtını dikleştirirken gözleri kendi sandalyesinde arkaya yaslanarak oturmuş, sıcak çikolatasını yudumlayan Thomas'a kaydı.

"Yemin ediyorum çocuk gibisin," diye mırıldanıp şakaklarını ovuşturdu Teresa.

"Eğer öyleysem bu durumda sen de sübya-"

Teresa onu masanın altından tekmeleyerek susturdu. "Salaklaşma," diyerek kaşlarını çattı.

"Ne?" diye sordu Thomas masumca.

"Bir saniyeliğine bile ciddi olamaz mısın sen?" Teresa başını sağ omzuna eğip boynunu çıtlattı.

"Ben ciddiyim," dedi Thomas. "Neyse ne, bugünkü Kelly denen kız baya bir zorladı beni. Yanağımda hala tırnak izleri var. Bak."

"Suratından korkmuştur," dedi Teresa alçak bir sesle.


Bugün Mıntıka'dan gelen yeni kızı karşılamak için Kutu'ya ilk Alby indi.

"Pençelerini üzerimden çeker misin, çok teşekkür ederim!" diye bağırdı kız, sesi bütün Kayran'da yankılandı. Kız kendini aydınlığa çıkarıp üstünü temizledi ve burnunu kırıştırdı. "Burası ayak kokuyor. Siz hiç yıkanmaz mısınız be?" Sırıtıp konuşmaya devam etti. "Kendimi tanıtmadığım için üzgünüm. Ben Mıntıka'nın yardımcı yöneticisiyim, Kelly."

"Kaç yaşındasın ki sen!" diye bağırdığını duydu arkalardan birinin.

"On iki gibi duruyor!"

"Sen benim yetkimi mi sorguluyorsun?" Kafasını hemen seslerin geldiği yöne çevirdi. "Sizin gibi çüküm yok falan diye kıçınızı tekmeleyemeyeceğimi sanmayın sakın, sizi Izdırap Verenlere yem ederim. Eğer bana dokunacak olursanız sol kolunuzdan başlar, acımam, bütün uzuvlarınızı kırarım."

Önde duran Kayranlıların bazıları kızdan uzaklaşmak ister gibi geriye doğru adım attı.

"Evet, ne diyorduk?" diyerek kollarını göğsünde birleştirdi Kelly. Kalabalığın arasında beni görünce burnundan sertçe nefes verdi. "Nasıl bu hale geldin be, Zoe. Izdırap Verenlerle mi güreştin, ne yaptın?" Kirli eliyle saçlarımı karıştırdı. "Meraktan ölüyordum, gerizekalı," deyip kıkırdadı. O kadar masum görünüyordu ki saniyeler içerisinde kemiklerinizi kırabilirdi.

Kelly kafasını kaldırıp Newt'le göz göze geldi. "Sen Newt'sin, değil mi? Senin hakkında çok şey duydum." Kelly kafasını bana çevirip bana hızla göz kırptıktan sonra Newt'in koluna şakasına vurdu.

Newt kaşlarını kaldırıp kafasını bana eğdi, konuşmasa da gözlerinden sorduğu soru anlaşılıyordu. Utançla omuzlarımı silktim ve suratına bakmamaya çalıştım.


Newt kahvaltıya gelmedi, Alby'de gelmedi. Biz de kahvaltımızı onlarsız ettik. Kelly karşısında oturan Sophie'ye tiksinerek baktı. Sanırım Veronica buralarda neler olup bittiğini ona anlatmıştı. Ben de istemeye istemeye yulaf lapamı kaşıkladım.

"Aldım!" diye bağırarak içeri girdi Newt, ağzı kulaklarında bir şekilde. Ona dönüp kaşlarımı kaldırdım. "Ne diyorsun?"

"Bahçelerdeki işi aldım! Bu harika değil mi?" Aceleyle yanıma gelip kasesini benimkinin yanına koydu ve beni kucaklayarak tekerlekli sandalyemden kaldırdı. Birkaç kez etrafında hızla döndürdü. Koyu renkli gözleri parlıyordu, sonunda Kayran'a bir şekilde yararda bulunabileceği için çok mutluydu.

Mystery Girl ( THE MAZE RUNNER FANFIC) [Turkish Translation]Where stories live. Discover now