Chapter Nine- Save Me From Myself

2.5K 156 195
                                    

        Bu hikayenin orjinal dili İngilizcedir ve bütün hakları secretninjas 'a aittir.

Kulağımı tırmalayan seslerle uyandım. Gözlerim açıldı. Duvarlar hareket ediyorlardı. Panikle, bıçağımı almak için elimi kotuma götürdüm. Her nasılsa, etrafımda hiç Izdırap Veren yoktu.

Yaratıcılar beni canlı tutmak istiyorlar gibi görünüyordu.

Sarmaşıkları keserek aşağı atladım. Çok fazla tırmanmadığım için kendime minnettardım, aksi halde yaralanabilirdim. Bacağım ya da sırtım incinebilirdi. Koridorun sonuna doğru koştum. Yerdeki sarmaşıkların çoğu kaybolmuştu, ama yolu hatırlıyordum. Döndüğümde, bir duvar öbür duvara çarptı ve bu da domino taşları gibi devam etti.

Bu çılgıncaydı.

Birlikte hareket ediyor, çarpışıyor ve kayıyorlardı. Ve sonra aşağı çöküp tekrar yerden yükseliyorlardı.

Otuz dakika sonra Kapılar açılacaktı. Sadece canlı kalmalıydım. Durduğum yerde yana kaydım ve az önce çöken duvarın üstüme düşmemesini sağladım. Çok yakındı.

Ne zaman bir duvarın hareket edeceğini bilmediğimden düzgün koşamazdım. Ve emindim ki, eğer burada öylece dursaydım çok geçmeden ölürdüm. Kör edici ışıklar da vardı.

Metal.

Bu tüm şey, beynin bir hilesi gibiydi. Yeni bir şey değildi, burada garip bir şeyler olduğunu her zaman biliyorduk.

Önümdeki sütunlara rağmen Kayran'a açılan kapıyı görebiliyordum ama başka bir sütun çöktü ve yeni bir koridor oluşturdu.

Bu zor olacaktı.

Sonunda hareket etmeyi kestiler ve kulaklarım başka bir ses duydu, Kapılar açılıyorlardı. Hiç düşünmeden koşmaya başladım, nereye gittiğimi bilmeden sadece umut ediyordum.

Plan yapmak bir ya da iki saatimi almış olmalıydı. İki bölgeyi tam olarak üç kez koşmuşum, her seferinde tekrardan kaybolmuştum. Eğer şimdi geri dönmezsem, bir Koşucu beni bulacaktı. Onlar beni fark etmeden geri dönmeliydim.

Sonunda doğru koridoru bulabilmiştim.

Derin nefes alıp ne olabileceğini düşündüm. Belki sürgüne gönderilir, hatta belki cezalandırılabilirdim. Sonuçta bir kuralı çiğnemiştim, hem de en önemlisini.

Kapılar'ın arasından çıktığımda bir küme erkekle karşılaştım. Hepsi bekliyorlardı. Sadece... bekliyorlardı. Beni fark ettiklerinde bağırmaya başladılar. Birkaçı, büyük ihtimalle Alby'i getirmek için etrafta koşturmaya başladılar.

Newt, Alby'den önce geldi. Gözleri şaşkınlıkla açılmıştı ve omuzları rahatlamayla çökmüştü.

Rahatlamıştı. Minho da elini onun omzuna koyup ona katıldı. Sakin bir sesle onunla konuşuyordu. Newt kafasını salladı. Onlara doğru yürürken adımlarım hızlandı ve koştum.

"Biliyor musun?.." Newt bağırmaya çalıştı.

Kafasını kaldırdı ve yeniden denedi.

"Ne kadar endişelendiğimi-endişelendiğimizi biliyor musun?" diye bağırarak yüzünü buruşturdu.

Endişelenmişti. Bir arkadaş olarak.

"Üzgünüm. Alby'le konuşmalıyım. Şimdi." diyerek parmak uçlarımda yükseldim.

"Aha, hayır." Minho kafasını salladı. "Bizim bir şey söylememize izin vermedikçe gidemezsin."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Ne istiyorsunuz? Ve sakın bana bağırmaya cüret etme, Minho. Oraya gitmek için bir nedenim vardı."

Mystery Girl ( THE MAZE RUNNER FANFIC) [Turkish Translation]Where stories live. Discover now