Chapter Ten-Tears

2.3K 146 259
                                    

        Bu hikayenin orjinal dili İngilizcedir ve bütün hakları secretninjas 'a aittir.

Karanlıktı, odadan çıkan figür ince ve uzundu.

Newt.

Olduğum yerde döndüm ve uyumaya devam ettim.

-

Kapının açılıp kapanma sesiyle uyandım. Yataktan yuvarlanıp soğuk ahşaba düştüm.

"Ah..." Gözlerimi ovmak için ellerimi havaya kaldırdım.

Gözlerimi açtığımda Newt baş aşağı olarak bana bakıyordu. Nazikçe, ayağıyla kafamı dürttü.

"Kalk."

"Hayır!" diye bağırarak geri yatağıma yuvarlandım.

"Sana on saniye veriyorum." diye uyardı.

"10...9...8...7...6...5...4...3..."

Gözlerimi devirerek nefesimi dışarı verdim.

"2...1..."

Aniden, baş aşağı sallanıyordum ve sonra da omuzlarındaydım, omuzlarının üzerinde oturuyordum.  Evet, doğru okudunuz.

"Seni uyarmıştım."

Sarı saçlarından tutarak dağınık tutamlara baktım.

"Püf, her neyse. Kesinlikle gece yarısı dışarı çıktığını duymadım. Neredeydin?" diye sordum merakla.

Ah, lanet olsun. Bu biraz şahsi bir soruydu. Boş zamanlarında istediği şeyi yapabilirdi sonuçta.

"D-demek istediğim-"

"Eğil." dedi aniden.

"Ne-AH!" diye bağırdım, kafamı ovarken.

Kapıdan çıkarak kafamı kapının üst kirişine vurmamı sağlamıştı. Harika, dünkü kıyafetleri giymek zorundaymışım gibi görünüyordu. O beni taşırken, ben de saçlarımı düzelttim.

"Saçların o kadar önemli mi?" diye güldü.

Güldüğü için omuzları sarsıldı, bu da benim biraz kaymamı sağladı.

"Tanrım!" diye bağırdım. "-evet, öyle. Açık bıraktığımda, kıvırcık olduğu için salakça gözüküyor."

"Açıkken güzel görünüyor."

Gözlerim pörtledi.

"Bu bir iltifat mıydı, Newtie?"

"Ben Newt'im. Gerçeğin konuşmacısı." Bir elini bacağımdan çekerek parmaklarını yüzümün önünde şıklattı.

Şaşırtıcı biçimde, kaymadım veya düşmedim. Sadece kızardım.

İltifatlara alışık değildim.

"Püf," Gözlerimi devirdikten sonra saçlarımı açıp bilekliği öbür bileğime taktım.

Tava'nın mutfağına girdiğimizde hala omuzlarının üzerindeydim. Yarım bir ekmek alarak bana uzattı, gülüp kafamı salladım. Kendine de bir kâse yulaf ezmesi aldı.

"Tamam, anlıyorum. Siz ikiniz yakınsınız ama sadece biraz..." dedi Minho kaşlarını kaldırırken.

"Bu onun cezası." dedi Newt.

"Gülümsüyor. Kötü zaman geçiriyormuş gibi durmuyor." dedi Alby.

Kırmızıya dönerek elimi ağzıma götürdüm. "Gülümsemiyorum!"

Mystery Girl ( THE MAZE RUNNER FANFIC) [Turkish Translation]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin