Yarışmalar

113 11 8
                                    

Çalan alarmı kapatmaya üşensemde beynimin içindeymişçesine çalmasından nefret ediyorum. Kısacası kalkıp alarmı kapatmıştım. Son derece yavaş bir şekilde okul formalarımı giyip mutfağa yöneldim. Annem kalkmamıştı ben de kahvaltımı bir yumurtayla geçiştirip evden çıktım. Kısa sürede okula vardım. Tam çantamı koymuştum ki telefonum titremeye başladı.

"Alo."

Akemi "Ohayo!"

"Ake-chan! Günaydın. Sesin çok neşeli çıkıyor."

Akemi "Seninki ise çok berbat! Ne oldu?"

Derin bir nefes aldım ve Anata'ya olanları anlattım.

Akemi "Ve sen bana bunu daha yeni söylüyorsun?!!"

"Dan söylemedi mi?.."

Akemi "Hayır. Her neyse oraya geleceğim tamam mı?"

"Ake-chan g-"

Akemi "Geleceğim. Her ne kadar çok sıkı bir arkadaşlığımız olmasa da Nalu-chan'nın kardeşi değil mi? Yarın geleceğim!"

"Peki..."

Konuşmamız sona erdiğinde çantamın diplerinde kalan müzik çalarımı aldım ve camın önüne yöneldim. Camın önünde olan beton çıkıntıya oturdum ve kulaklıklarımı taktım. Dışarıyı seyrederken dalmıştım...

Beni kendime getiren Haru'nun sesi olmuştu.

Haru "Minako? Bu halin ne? Ölü gibisin..."

"Hiç sanırım yoruldum."

Haru "Yorgunluğunu geçirmek için ne yapabilirim?"

Gülümsedim.

"Hiç bir şeye gerek yok."

Haru "Unutmadan bunları vereyim."

Haru bana dosya içinde kağıtlar uzattı. Onları alarak

"Bunlar ne?"

Haru "Hocaların yazdırdığı şeylerin fotokopisi. Hideki'den almıştım. Ama sadece birer fotokopi çekebildim. Hocs kızdı."

"Sorun değil diğerlerine ben çekerim. Teşekkür ederim."

*zil çalar*

Haru "Neyse gitmeliyim."

"Hımph!"

Haru sınıftan çıkarken ben de yerime geçtim. O sırada dikkatimi çeken sınıftan bir kaç kişinin olmadığıydı. Sorduğumdaysa Anata'yı ziyarete gittiklerini söylediler.

*Hastanede*

-Klo-

Herkes odadan ayrılmıştı. Anata ise uyuyordu. "Bugün yeterince yoruldun. İyi dinlen..." Ayağa kalktım ve pencereye yöneldim. İçerisi havasız olduğundan pencereyi açtım. Nalu , Akira , Lara toplanmış konuşuyorlardı. Diğerleri ise durakta otobüs bekliyordu. Dirseklerimi pencerenin kenarına koyarak dışarıyı seyrettim. Her zamankinden daha sessiz ve sakin olan dışarıyı. İçerinin iyice havalandığına karar verdiğim de yavaşça pencereyi kapadım ve perdeyi çektim. Koltuğa doğru giderken çekmecenin üzerinde bir kitap dikkatimi çekmişti. Ona uzandım. Ancak aldığım sırada kolum bardağa çarpmıştı ve bu da onun düşüp ses çıkarmasına neden oldu. "Olamaz!" Bardağın yerle buluşunca çıkardığı ses Anata'nın kıpırdanmasına neden oldu. Bardağın daha fazla ses çıkarmasını önlemek amacıyla , onu hızla yerden aldım ve yerine koydum. Anata "Klo?" Üzgün bir şekilde ama gülümseyerek arkamı döndüm. "Üzgünüm uyandırdım..." Anata "Sorun değil." Anata'nın yanındaki koltuğa doğru yürüdüm. Ama koltuğa değil yatağın kenarına oturmuştum. Anata "Klo..." "Efendim." Anata "O güzel sesini bir kez daha duymama izin verir misin?" Şaşkınca Anata'ya bakıyordum. Tamam, itiraf etmeliyim ki Anata'nın yanındayken daha farklı oluyorum. Her neyse konu bu değil. Anata "Hadi ama. Sesinden şarkı dinlemek için illa ki baygın mı olmam gerek?!" "Onun yerine sana başka bir şey versem?" Anata anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Kıkırdadım. Anata "Sen az önce kıkırdad-" Anata'nın sözü yarım kalmıştı. Evet, buna ben neden olmuştum. Daha doğrusu onun dudaklarına değen dudaklarım....

Minako ve Onun Maceraları!Where stories live. Discover now